yeşil

listen to the pronunciation of yeşil
Turkish - English
green

Tony saw green fields and small, quiet villages. - Tony yeşil alanlar ve küçük, sessiz köyler gördü.

Colorless green ideas sleep furiously. - Renksiz yeşil fikirler öfkelice uyur.

slang dollar, greenback
green, green in color
unripe, green (fruit, vegetable)
green, the color green
{s} verdant
(Madencilik) grn (green)
yeşil soğan
scallion
yeşil alan
green belt
yeşil-mavi
green-blue
Yeşil Ordu
Green Army
yeşil abanoz
green ebony
yeşil bereliler
of the green beret
yeşil erik
Green plum
yeşil ile mavi arası renk
between green and blue colors
yeşil oy
green vote
yeşil saha
green field
Yeşil Pazar
(Hukuk) Green Market
yeşil alan
Green Channel (in the airport)
yeşil arıkuşu
(Tabiat Doğa) (kuş, Fam: arıkuşugiller) blue-cheeked / Madagascar bee-eater
yeşil ayaklı sutavuğu
moor hen
yeşil ağaçkakan
yaffle
yeşil ağaçkakan
(Tabiat Doğa) (kuş, Fam: ağaçkakangiller) green woodpecker
yeşil biber
green pepper

I like green peppers very much. - Yeşil biberi çok severim.

Tom hates green peppers. - Tom yeşil biberden nefret eder.

yeşil bir şey arıyorum
I'm looking for something in green
yeşil göz
greeneye
yeşil gübre
green manure
yeşil hat
(Hukuk) green border
yeşil havuzlama
green retting
yeşil kabak
zucchini
yeşil karakurbağası
(Tabiat Doğa) (kurbağagiller, Fam: Bufonidae) green toad
yeşil kertenkele
(Tabiat Doğa) (sürüngen, Fam: Lacertidae) [syn.: yeşil kertenkele, yeşilbaş] green lizard
yeşil kurbağa
greenback
yeşil kuşak
green belt
yeşil nadas
green fallow
yeşil olarak
greenly
yeşil olma
greenness
yeşil ot
(Tabiat Doğa) (bitki, Fam: buğdaygiller,necliye) grass
yeşil papağan
(Tabiat Doğa) (kuş) ring-necked parakeet
yeşil salata
green salad

We eat a fresh, green salad every day. - Biz her gün taze yeşil salata yeriz.

yeşil sazan
(Tabiat Doğa) (balık, Fam: sazangiller) [syn.: yeşil sazan, kiliz, kara balık, çamurcuk, kadife] tench
yeşil sert isveç peyniri
sapsago
yeşil silaj
green silage
yeşil su kurbağa
(Tabiat Doğa) (kurbağagiller, Fam: kurbağalar) green frog
yeşil söğütbülbülü
(Tabiat Doğa) (kuş, Fam: ötleğenkuşugiller,çalıbülbülügiller) green(ish) warbler
yeşil sırtlı balıkçıl
(Tabiat Doğa) (kuş, Fam: balıkçıllar,balıkçılgiller) green-backed heron
yeşil sırtlı incirkuşu
(Tabiat Doğa) (kuş, Fam: kuruksallayangiller) olive-backed pipit
yeşil vitriyol
iron vitriol, green vitriol
yeşil yem
green fodder
yeşil yönetim
(Ticaret) green management
yeşil çakmaktaşı
plasm
yeşil çakmaktaşı
plasma
yeşil çay
green tea
yeşil ışık
green light

The pedestrians must cross only at the green light. - Yayalar sadece yeşil ışıkta geçmelidirler.

Green light... Red light! - Yeşil ışık ... Kırmızı ışık!

yeşil ışık
a) green light b) mec, come-on
yeşil ışık yakmak
to give sb the come-on
yeşil ışık yakmak
give smb. the go ahead
yeşil şurup
green syrup
koyu yeşil
dark green
parlak yeşil
bright green
yeşil mercimek
(Gıda) lentil
yeşiller
greens

The Greens are against everything. - Yeşiller her şeye karşıdır.

yeşil gözlü
green-eyed
yeşil gözlü
green eyed
yeşil yosun
green algae
yeşil zeytin
green olive
yeşil çim
greensward
Yeşil mercimek
green lentil
yeşil biber
green peppers
yeşil mercimek
puy lentils
(keten) yeşil havuzlama
(Tekstil) green retting
açık yeşil
light green
beyaz karınlı yeşil bacak
(Tabiat Doğa) (kuş, Fam: çullukgiller) sandpiper
dinlenmek için yeşil alan
(Askeri) relaxation greenery area
donuk yeşil
(Bilgisayar) medium green
eski pirinç eşyada oluşan yeşil pas
patina
etli yeşil mercimek
(Gıda) lentils with meat
fransız soslu yeşil salata
A green salad with French dressing
gösterge yeşil
(Bilgisayar) indicator green
hep yeşil kalan bitki
evergreen
koyu uçuk yeşil
(Bilgisayar) dark chartreuse
koyu yeşil
bottle green
kuzey yeşil solu
nordic green left
mat yeşil
glaucous
mavi veya yeşil renkli
(Biyoloji) cyanobacteria
mavi-yeşil su yosunu
(Botanik, Bitkibilim) nostoc
mavimsi yeşil değerli bir taş
aquamarine
mavimsi yeşil renk
aquamarine
sahil yeşil alanı
(Askeri) beach green space
yeşil gözlü
greeneyed
Turkish - Turkish
Sarı ile mavinin karışmasından ortaya çıkan, bitki yapraklarının çoğunda görülen renk: "Memleket isterim / Gök mavi, dal yeşil / Tarla sarı olsun / Kuşların, çiçeklerin diyarı olsun."- C. S. Tarancı
Kurumamış, taze (sebze)
Kurumamış, taze
Bu renkte olan: "Önümüzde yeşil yamaçlar görününce biraz keyiflendik."- H. E. Adıvar
Olmamış, ham
Sarı ile mavinin karışmasından ortaya çıkan, bitki yapraklarının çoğunda görülen renk
Olmamış, ham (meyve)
Bu renkte olan
cığa
Yeşil Bereliler
(Askeri) Bazı ülkelerde özel askeri birliklere verilen ad
YEŞİL KART
(Hukuk) Otomobil sahibinin isteği üzerine,araba sigortasının zorunlu olduğu ülkeye girerken göstermek üzere sigorta şirketi tarafından düzenlenen belge
YEŞİL OY
(Hukuk) Çekimserlik oyu; çekimser kalındığını gösteren oy
YEŞİL SAHA
(Hukuk) Şehir imar planlarında üzerinde inşaat yapılması mümkün olmayan ve ileride veya şimdiden park, çocuk parkı vb. hizmet alanı olarak ayrılmış alan
yeşil kuşak
Ormanlık ve yeşillik alan
yeşil oy
Çekimser davranıldığını gösteren oy
yeşil saat
Görüşme yapılabilecek zaman dilimi
yeşil saha
Futbol sahası
yeşil zeytin
Zeytinin salamura edilmiş renkli türü
yeşil ışık
Trafikte yolun geçişe açık olduğunu gösteren ışık
askeri yeşil
Hâki
Yeşil mercimek
mırmirik
Yeşil zeytin
zaguda
açık yeşil
Yeşilin bir ton açığı
koyu yeşil
Karaya yakın yeşil, yeşilin birkaç ton koyusu
yeşiller
Birçok Avrupa ülkesinin parlamentosuna girmeyi başaran ve temel ilkesi doğayı korumak olan parti
English - Turkish

Definition of yeşil in English Turkish dictionary

yeşil hat
Yeşil Hat, Lefkoşa'da Güney Kıbrıs Rum Kesimi ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni ayıran bölgeyi belirtmek için kullanılmaktadır
yeşil
Favorites