Select Keyboard:
Türkçe ▾
  1. Türkçe
  2. English
  3. العربية
  4. Dansk
  5. Deutsch
  6. Ελληνικά
  7. Español
  8. فارسی
  9. Français
  10. Italiano
  11. Kurdî
  12. Nederlands
  13. Polski
  14. Português Brasileiro
  15. Português
  16. Русский
  17. Suomi
  18. Svenska
  19. 中文注音符号
  20. 中文仓颉输入法
X
"1234567890*-Bksp
Tabqwertyuıopğü,
CapsasdfghjklşiEnter
Shift<zxcvbnmöç.Shift
AltGr

yazık!

listen to the pronunciation of yazık!
Turkish - English
shame

It's a shame, because I really wanted to play. - Yazık, çünkü gerçekten oynamak istedim.

It's a shame Tom couldn't come, too. - Yazık olmuş Tom da gelemedi.

pity

It is a pity that you can't join us. - Ne yazık ki bize katılamazsın.

It is a pity that the singer died so young. - Çok yazık, şarkıcı çok genç yaşta öldü.

{ü} alas

Alas, I've no time today. If I did, I'd go to the movies with you. - Ne yazık ki, bugün vaktim yok. Eğer olsaydı seninle sinemaya giderdim.

Alas, she died young. - Yazık, o genç yaşta öldü.

what a pity!
abject
dear
it's a pity

It's a pity that he can't get married to her. - Ne yazık ki o onunla evlenemez.

It's a pity that Mary has no sense of humor. - Ne yazık ki Mary mizah duygusuna sahip değil.

pity, shame; What a pity!, What a shame!, Alas!
What a pity!/What a shame!
alack
what a pity !

What a pity I don't have a garden. - Ne yazık ki bir bahçem yok.

What a pity that then we did not understand this. - Ne yazık ki bunu o zaman anlamadık.

Turkish - Turkish
Acınma, üzüntü anlatır
Herkesi üzebilecek şey, günah
Kınama anlatır
Acınma, üzüntü anlatır: "Yazık, ben böyle olmasını istemezdim! Yazık, beş gün sonra bu tepeden inmek gerek..."- R. H. Karay
yazık!
Favorites