yayarak

listen to the pronunciation of yayarak
Turkish - English
spreading
Branches that are widely ascending to divergent from the main axis
The simultaneous buying and selling of two related markets in the expectation that a profit will be made when the position is offset Examples include
growth extending much beyond the line of inoculation i e , several millimeters or more
The simultaneous buying and selling of two related markets in the expectation that a profit will be made when the position is offset
{i} expansion; distribution
act of extending over a wider scope or expanse of space or time
the opening of a subject to widespread discussion and debate
spreading over a wide area; "under the spreading chestnut tree"; "the spreading circle of lamplight"; "wide-spreading branches"
When two colours print next to each other, the lighter colour is spread a tiny amount to eliminate the possibility of white space occuring due to imperfect registration
process or result of distributing or extending over a wide expanse of space
present participle of spread
a thickening or enlarging of printed areas caused by bleeding or lateral penetration of ink
spreading over a wide area; "under the spreading chestnut tree"; "the spreading circle of lamplight"; "wide-spreading branches
spreading by diffusion
yay
spring
yayarak kaplamak
bestrew
yay
bow

The Indians fought with bows and arrows. - Kızılderililer yaylarla ve oklarla savaştılar.

In Japan, bowing is common courtesy. - Japonya'da eğilmek yaygın bir nezakettir.

yay
longbow
yay
(Bilgisayar) stretch
yay
string

Tom often thinks of Mary when he hears a string quartet. - Tom yaylı sazlar dörtlüsü duyduğunda sık sık Mary'yi düşünür.

A violin is a stringed instrument. - Keman, yaylı bir enstrümandır.

yay
(Bilgisayar) expand

The fire, which has been raging for over a week in eastern California, continues to expand. - Bir haftadır kırıp geçiren Doğu Kaliforniya'daki yangın, yayılmaya devam ediyor.

yay
release

Why was this news released? - Bu haber neden yayımlandı?

In 1998, Dan Brown released Digital Fortress. Five years later he completed another best seller, The Da Vinci Code. - Dan Brown 1998 yılında Dijital Kaleyi yayınlandı. O, beş yıl sonra başka bir best seller Da Vinci Şifresini tamamlandı.

yay
{f} disseminated
yay
volute spring
yay
{f} spreading

Tom was guilty of spreading lies about Mary. - Tom Mary hakkında yalanları yaymakla suçluydu.

Who is likely to be spreading that information? - O bilgiyi muhtemelen kim yayıyor?

yay
disseminate

That organization disseminates a lot of information, none of which can be trusted. - O örgüt hiçbiri güvenilir olamayacak kadar çok bilgiyi yaymaktadır.

yay
spread

Heat was spread throughout the room by the electric stove. - Isı odanın her tarafına elektrik sobasıyla yayıldı.

A dreary landscape spread out for miles in all directions. - Kasvetli bir manzara, her yöne millerce yayıldı.

Yay
Sagittarius
Yay
Archer
Yay
astrology Sagittarius, the Archer
polen yayarak döllemek
pollinate
yay
arch
yay
coil
yay
arc

The arc of the moral universe is long, but it bends toward justice. - Ahlaki evrenin yayı uzun, ancak adalete doğru eğilir.

yay
spring; string
yay
coil spring
yay
bow; arch; spring; arc
yay
emit

Planets don't emit light by themselves. - Gezegenler kendiliğinden ışık yaymazlar.

Even the best cars emit carbon dioxide - En iyi arabalar bile karbon dioksit yayar.

English - English
Turkish - Turkish

Definition of yayarak in Turkish Turkish dictionary

Yay
Zodyak üzerinde, Akrep ile Oğlak arasında bulunan burç
Yay
keman
Yay
(Osmanlı Dönemi) ŞESİB
Yay
(Osmanlı Dönemi) KAVS
Yay
(Osmanlı Dönemi) HINYE
Yay
zemberek
yay
Hallacın pamuk veya yünü atmak için tokmak yardımıyla kullandığı araç: "Karınları hallaç yayından kopup fırlamış gibi beyaz."- R. H. Karay
yay
Hallacın pamuk veya yünü atmak için tokmak yardımıyla kullandığı araç
yay
Kayseri ilinde, bir çok kuş türünü barındıran bir göl
yay
Bir eğriden alınan parça(geo.)
yay
Ok atmaya yarayan, iki ucu arasına kiriş gerilmiş, eğri ağaç veya metal çubuk
yay
Ok atmaya yarayan, iki ucu arasına kiriş gerilmiş, eğri ağaç veya metal çubuk. Çeşitli amaçlarla ve çeşitli biçimlerde yapılan esnek makine bölümleri
yay
Zodyak üzerinde Akrep ile Oğlak arasında bulunan burcun adı
yay
Bir eğriden alınan parça
yay
Yaz mevsimi
yay
Çeşitli amaçlarla ve çeşitli biçimlerde yapılan esnek makine bölümleri
yay
Keman, viyolonsel gibi çalgılarda, titreşim yoluyla ses çıkarmaya yarayan parça
yay
Zenberek
English - Turkish

Definition of yayarak in English Turkish dictionary

yay
bu kadar
yay
oleyy! yaşasın! sevinç belirtisi
yayarak
Favorites