yayınla

listen to the pronunciation of yayınla
Turkish - English
publish

Several newspapers published the story. - Birkaç gazete haberi yayınladı.

Professor White published his first book last year. - Profesör White, geçen yıl ilk kitabını yayınlandı.

telecast
{f} issue

The government issued the following statement. - Hükümet aşağıdaki bildiriyi yayınladı.

The weather service has issued a severe weather warning. - Hava hizmeti şiddetli hava uyarısı yayınladı.

{f} broadcast

That TV station broadcasts only movies. - O TV istasyonu sadece film yayınlamaktadır.

The concert was broadcast live. - Konser canlı olarak yayınlandı.

yayınlamak
publish

Dan wanted to publish a book. - Dan bir kitap yayınlamak istedi.

I have to publish my book. - Kitabımı yayınlamak zorundayım.

yayın
(Hukuk) publication

Publication of the book was timed to coincide with the author's birthday. - Kitabın yayınlanması yazarın doğum günü ile aynı zamana denk getirildi.

He was in charge of preparing a magazine for publication. - O yayınlama için bir dergi hazırlanmasında sorumlu oldu.

yayın
(Nükleer Bilimler) broadcast

That program is now being broadcast. - O program şu anda yayınlanıyor.

That TV station broadcasts only movies. - O TV istasyonu sadece film yayınlamaktadır.

yayınlamak
issue
yayın
broadcasting

The rebels have captured the broadcasting station. - Asiler yayın istasyonunu ele geçirdi.

I want to go into sports broadcasting. - Spor yayıncılığına girmek istiyorum.

yayın
{i} edition

The first edition was published ten years ago. - İlk baskı on yıl önce yayınlandı.

A French language edition of this novel has also been published. - Bu romanın Fransızca dilindeki edisyonu da yayınlandı.

yayınlamak
{f} emit
yayın
transmission
yayın
(Arılık) journal

The journalists who write for this publisher are not impartial. - Bu yayıncı için yazan gazeteciler tarafsız değiller.

yayın
diffusion
yayınlamak
run off
yayınlamak
bring out
yayın
radio relay
yayınlamak
release
yayınlamak
televise
yayınlamak
broadcast

That TV station broadcasts only movies. - O TV istasyonu sadece film yayınlamaktadır.

yayınlamak
transmit
farklı yayınla
(Bilgisayar) publish as
yayın
publication; broadcast, transmission
yayın
issue , publication
yayın
publishing

Dan ordered two books from the publishing house. - Dan yayın evinden iki tane kitap sipariş etti.

After today, I want to send the manuscript to a publishing house. - Bugünden sonra el yazmasını bir yayınevine göndermek istiyorum.

yayın
(Tabiat Doğa) (balık, Fam: yayıngiller) [syn.: yayın, tatlı su kedibalığı] wels, catfish
yayın
air

The radio station came back on the air shortly after the storm. - Fırtınadan kısa bir süre sonra radyo istasyonu yayına geri döndü.

That TV station is on the air 24 hours a day. - O TV istasyonu günde 24 saat yayında.

yayın
sheatfish, sheathfish
yayınlamak
run

We want to run a few tests. - Birkaç test yayınlamak istiyoruz.

yayınlamak
give forth
yayınlamak
print
yayınlamak
produce
yayınlamak
put forth
yayınlamak
feature
yayınlamak
promulgate
yayınlamak
herald
yayınlamak
telecast
Turkish - Turkish

Definition of yayınla in Turkish Turkish dictionary

Yayın
neşriyat
yayın
Basılıp satışa çıkarılan kitap, gazete gibi okunan veya radyo ve televizyon aracılığıyla halka sunulan, duyurulan, iletilen şey, neşriyat