The fire spread and licked the neighboring house.
- Ateş yandaki evin duvarlarına kadar yayılmıştı.
The Serpent Bearer is an outspread but not very prominent constellation.
- Serpent Bearer yayılmış fakat çok belirgin olmayan bir takımyıldızı.
A great light was diffused over the baseball stadium.
- Beyzbol stadyumunun üzerinde büyük bir ışık yayılmıştı.
A great light was diffused over the baseball stadium.
- Beyzbol stadyumunun üzerinde büyük bir ışık yayılmıştı.
Koyomi bought a bow and arrows.
- Koyomi bir yay ve oklar satın aldı.
In Japan, bowing is common courtesy.
- Japonya'da eğilmek yaygın bir nezakettir.
Tom often thinks of Mary when he hears a string quartet.
- Tom yaylı sazlar dörtlüsü duyduğunda sık sık Mary'yi düşünür.
A violin is a stringed instrument.
- Keman, yaylı bir enstrümandır.
The fire, which has been raging for over a week in eastern California, continues to expand.
- Bir haftadır kırıp geçiren Doğu Kaliforniya'daki yangın, yayılmaya devam ediyor.
In 1998, Dan Brown released Digital Fortress. Five years later he completed another best seller, The Da Vinci Code.
- Dan Brown 1998 yılında Dijital Kaleyi yayınlandı. O, beş yıl sonra başka bir best seller Da Vinci Şifresini tamamlandı.
Super Mario Bros. was released thirty years ago.
- Süper Mario Kardeşler otuz sene önce yayınlanmıştı.
She tried to prevent the rumor from spreading.
- O, söylentinin yayılmasını engellemeye çalıştı.
Who could be spreading that news?
- Bu haberi kim yayıyor olabilir?
That organization disseminates a lot of information, none of which can be trusted.
- O örgüt hiçbiri güvenilir olamayacak kadar çok bilgiyi yaymaktadır.
The fire had spread to the next building before the firemen came.
- İtfaiye gelmeden yangın sonraki binaya yayıldı.
The fire spread and licked the neighboring house.
- Yangın yayıldı ve komşu evi yaladı.
The arc of the moral universe is long, but it bends toward justice.
- Ahlaki evrenin yayı uzun, ancak adalete doğru eğilir.
The motor overheated and is now emitting smoke.
- Motor hararet yaptı ve şimdi duman yayıyor.
Flesh does not emit light... or does it?
- Ten ışık yaymaz... ya da yayar mı?
Yay! I have finally finished my work!.