He learned English perfectly well, lying on the sofa and drinking beer.
- İngilizceyi mükemmel şekilde, kanepede yatarken ve bira içerken öğrendi.
She saw her daughter lying on the sidewalk, unconscious.
- O, kızını baygın halde kaldırımda yatarken gördü.
I often go yachting on weekends.
- Hafta sonlarında sık sık yatçılığa giderim.
Tom can't afford to buy a yacht.
- Tom'un bir yat almaya gücü yetmez.
I'm going to go and lie down.
- Gideceğim ve yatacağım.
Do you need to lie down?
- Yatmamız gerekiyor mu?
I usually go to bed at ten.
- Genellikle saat onda yatarım.
When do you usually go to bed?
- Genellikle ne zaman yatarsın?