yatırarak

listen to the pronunciation of yatırarak
Turkish - English
laying
{i} act of placing in a horizontal position; setting in place, setting down, arranging; causing to lie down; putting; placing
The act or period of laying eggs; the eggs laid for one incubation; a clutch
present participle of lay
The first coat on laths of plasterer's two-coat work
the production of eggs (especially in birds)
The act of one who, or that which, lays
yatır
(Bilgisayar) tilt

Mary tilted her head sideways. - Mary başını yana yatırdı.

yatır
{f} laying
yatır
{f} lay

Lay your cards on the table and give me a straight answer! - Kartlarınızı masaya yatırın ve bana düz bir cevap verin!

Bring her in here and lay her on the sofa. - Onu buraya getirin ve divana yatırın.

uçağı yan yatırarak döndürmek
bank
yatır
entombed saint
yatır
place where a holy man is buried
Turkish - Turkish

Definition of yatırarak in Turkish Turkish dictionary

Yatır
evliya
yatır
Belli bir yerde mezarı olan, doğaüstü gücü bulunduğuna ve insanlara yardım ettiğine inanılan ölü, evliya
yatırarak
Favorites