yasayan

listen to the pronunciation of yasayan
Turkish - English
legislative
That branch of government which is responsible for making, or having the power to make, a law or laws
{a} lawgiving, passing laws, proper
that makes or enacts laws
Of or relating to the enactment of laws, resulting from or decided by legislation, having the power to create laws, or of or relating to a legislature
of or relating to or created by legislation; "legislative proposal" relating to a legislature or composed of members of a legislature; "legislative council
Of or pertaining to the making of laws; suitable to legislation; as, the transaction of legislative business; the legislative style
The body of elected provincial representatives having the power to make laws at the provincial level
Making, or having the power to make, a law or laws; lawmaking; - distinguished from executive: as, a legislative act, a legislative body
relating to a legislature or composed of members of a legislature; "legislative council"
The branch of government that makes the laws
Legislative means involving or relating to the process of making and passing laws. Today's hearing was just the first step in the legislative process. the country's highest legislative body. concerned with making laws
Making, or having the power to make, a law or laws; lawmaking; distinguished from executive; as, a legislative act; a legislative body
the branch of government (the body, parliament or congress) which makes the laws of a country
{i} legislature, lawmaking body, lawmaking authority
of or relating to or created by legislation; "legislative proposal"
relating to a legislature or composed of members of a legislature; "legislative council
{s} having legislative power, having the authority to make or enact laws; of legislation, of the making of laws; of a legislature
yasa
statute
yasa
code

The Code of Hammurabi is one of the world's most ancient legal codes. - Hammurabi kanunu dünyanın en eski yasal kanunlarından biridir.

The school's dress code prohibits dyeing your hair a non-natural color. - Okulun kıyafet kodu saçınızı doğal olmayan bir rengi boyamanızı yasaklıyor.

yasa
(Hukuk) law

Criminal law, also known as penal law, involves prosecution for an act that has been classified as a crime. - Ceza hukuku, ceza yasası olarak da bilinen, bir suç olarak sınıflandırılmış olan bir hareket için takibat gerektirir.

Newton established the law of gravity. - Newton yerçekimi yasasını kanıtlamıştır.

yasa
act

Prostitution, gambling, the use of narcotic substances, drunkenness, disorder, and all other illegal activities are STRICTLY FORBIDDEN. - Fahişelik, kumar, uyuşturucu madde kullanımı, sarhoşluk, düzeni bozmak ve diğer yasadışı etkinlikler kesinlikle yasaklanmıştır.

Tom claimed that he didn't know his beach house was being used for illegal activities. - Tom deniz evinin yasa dışı eylemler için kullanıldığını bilmediğini iddia etti.

yasa
(a) law
yasa
(Ticaret) code of conduct
yasa
legislation

We have to pass this legislation. - Bu yasayı geçirmek zorundayız.

Our surveys indicate that the public would support the proposed legislation. - Bizim anketler halkın önerilen yasayı destekleyeceğini göstermektedir.

yasa
rule

There is a very strict rule forbidding smoking in bed. - Yatakta sigara içmeyi yasaklayan çok sıkı bir kural var.

The Supreme Court ruled that the law was illegal. - Yargıtay yasanın yasa dışı olduğuna karar verdi.

yasa
(Latin) lex
yasa
annul
yasa
ordinance
yasa
constitution

We need to uphold laws against discrimination — in hiring, and in housing, and in education, and in the criminal justice system. That is what our Constitution and highest ideals require. - Ayrımcılığa karşı yasaları, işe alma, konut edinme, eğitim ve ceza adalet sistemini de desteklemeliyiz. Anayasa ve en üst düzey ideallerimiz gerektirdiği budur.

The 14th Amendment to the U.S. Constitution was ratified in 1868. - ABD Anayasasında 14. yasa değişiklikliği 1868 yılında onaylanmıştır.

yasa
enactment
yasa
legislate
yasa
the law

We ought to obey the law. - Biz yasaya itaat etmeliyiz.

Newton established the law of gravity. - Newton yerçekimi yasasını kanıtlamıştır.

yasa
act of congress
yasa
regulation
yasa
law, act kanun
yasa
enaction
yasa
code of laws, law code
Turkish - Turkish

Definition of yasayan in Turkish Turkish dictionary

Yasa
kanun

Bu kanunu düzeltmeliyiz. - Bu yasayı ıslah etmeliyiz.

Kanun, reşit olmayanların sigara içmesini yasaklıyor. - Kanun, yaşı küçük olanların sigara içmesini yasaklıyor.

yasa
Olayların gidişinde olağan dışına yer vermeyen, değişmezlik ve mecburiyet gösteren kural
yasa
Toplumsal hayat içinde kendiliğinden oluşan ve uyulması toplum içinde yaşamanın bir mecburiyeti olan alışkılarının bütünü
yasa
Düşüncenin mantıksal bir değeri olması için uyulması şart olan temel
yasa
Bilimde çok sayıda deney ve gözlemlerden sonra, aynı şartlarda aynı sonuçları verdiği kesin olarak belirlenen durum
yasa
Çok sayıda deney ve gözlemlerden sonra, aynı şartlarda aynı sonuçları verdiği kesin olarak belirlenen durum