She spends a lot of time helping her children learn to deal with money.
- O, çocuklarının para ile alışveriş etmelerine yardım ederek çok zaman harcar.
In this course, we'll spend time helping you sound more like a native speaker.
- Bu kursta, daha çok bir yerli gibi konuşmanıza yardım ederek zaman geçireceğiz.
She eagerly took a second helping of ice cream.
Thank you for helping me with my homework.
- Ev ödevimde bana yardım ettiğin için teşekkür ederim.
Thank you for helping me. Don't mention it.
- Bana yardım ettiğiniz için teşekkür ederim. Bir şey değil.
The singers sang together in order to raise money to help people with AIDS.
- Aids'li insanlara yardım etmek amacıyla para toplamak için şarkıcılar birlikte şarkı söylediler.
Advanced countries must give aid to developing countries.
- Gelişmiş ülkeler, gelişmekte olan ülkelere yardım etmeliler.
I helped my father yesterday.
- Dün babama yardım ettim.
I am always ready to help you.
- Ben her zaman sana yardım etmeye hazırım.
They came to our assistance.
- Onlar bize yardım etmek için geldiler.
I assisted her in moving the furniture.
- Mobilyayı taşımada ona yardım ettim.