A nation creates music — the composer only arranges it.
- Bir ulus kendi müziğini yaratır - besteci yalnızca onu düzenler.
Not all men are created equal.
- Bütün insanlar eşit yaratılmaz.
Nothing is lost, nothing is created, everything is transformed.
- Hiçbir şey kaybolmaz, hiçbir şey yaratılmaz, her şey dönüşür.
Human beings are created to create things.
- İnsan oğlu bir şeyler yaratmak için yaratıldılar.
The two mirrors facing each other created a repeating image that went on to infinity.
- Birbirlerine bakan iki ayna, sonsuza kadar yinelenen bir görüntü yarattı.
The separatist movement is creating conflict within the country.
- Ayrılıkçı hareket ülke içinde çatışma yaratıyor.
Your behavior is creating a lot of problems.
- Davranışın çok sayıda sorun yaratıyor.
Example sentence no. 354618 created a lot of confusion on the Tatoeba website.
- 354618 no'lu örnek cümle, Tatoeba web sitesinde birçok karışıklık yarattı.
God created the world.
- Allah dünyayı yarattı.