yarılmak

listen to the pronunciation of yarılmak
Turkish - English
crack
slit
to split, split open: Bu karpuzlar yarıldı. These watermelons have split open
chap
split off
to be split, to split, to crack
burst
yawn
to be split; to be split in two; to be split down the middle; to be cleaved, be rent; to be slit
tear
rip
cleave
dehisce
rend
to be split
be split
split
fracture
open
gape
brust
rive
yar
lover
yar
{i} love

He's not my boyfriend, it's just platonic love with benefits! - O, benim erkek arkadaşım değil, sadece yararı olan platonik aşk.

Tom asked me to help him write a love letter. - Tom bir aşk mektubu yazmasına yardım etmemi istedi.

yarılma
rive
yarılma
rupture
yar
rive

I saw Tom the other day. He helped a kitten that was drowning in the river. - Geçen gün Tom'u gördüm. Nehirde boğulmakta olan bir kedi yavrusuna yardım ediyordu.

If the weather's good tomorrow, let's go to the river to swim. - Yarın hava iyi olursa, nehre yüzmeye gidelim.

yar
cleave
yar
{f} rived
yar
{f} riven
yar
{f} slit
yarılma
fission
yar
Split
yar
clove

Is eating a clove of garlic every day beneficial to your health? - Her gün bir diş sarımsak yemek sağlığınız için yararlı mıdır?

yar
cloven
yar
recourse

His last recourse will be to go to his father for help. - Onun son başvurusu yardım için babasına gitmek olacak.

gülmekten yarılmak
split one's sides with laughter
yar
scarp
yar
precipice
yar
precipice, cliff
yar
cliff
yar
{f} breach
yar
incise
yarılma
split up
yarılma
split
yarılma
splitting
yarılma
(Biyoloji) disruption
yarılma
{i} cleavage
yarılma
cleavaue
yâr
friend
yâr
lover; friend
yâr
beloved, love; lover
yâr
helper
English - English

Definition of yarılmak in English English dictionary

yar
Quick and agile; easy to hand, reef and steer

to make a ship best weighed, or yarest in her going.

yar
Yemen Arab Republic [Yemen (Sanaa) or North Yemen]; used for information dated before 22 May 1990 or CY91
yar
Youth at Risk
yar
A nautical exclamation used by sailors or pirates to express anger, dismay or approval
yar
No real translation, just used at the end of a verb to make it a command Not meant to be used when speaking to superiors Examples
yar
Yard and silvviculture materials including bark, woodchips, leaves, grass clippings, brush, small tree limbs, and stumps
yar
Especially of a sailboat, of a vessel which is quick, and agile. Of one which is easy to hand, reef and steer
Turkish - Turkish
Yarmak işi yapılmak
Yarma işi yapılmak. Üzerinde yarık açılmak
Üzerinde yarık açılmak
patlamak
(Osmanlı Dönemi) BEYTARA
(Osmanlı Dönemi) TEFEKKU'
Yarılma
(Osmanlı Dönemi) TEFATTUR
YÂR
(Osmanlı Dönemi) Âşık. Mâşuk, sevgili
YÂR
(Osmanlı Dönemi) Yardımcı
YÂR
(Osmanlı Dönemi) f. Dost, ahbab, tanıdık
yar
Sel sularının toprağı aşındırmasıyla meydana gelen yer yarığı, uçurum
yar
Uçurum
yar
Deniz, göl, ırmak gibi su kıyılarında veya karada dik yer, uçurum: "Deveyi yardan uçuran bir tutam ottur."- Atasözü
yar
Yarık, çatlak
yarılma
Yarılmak işi
yarılmak
Favorites