He structured the loan with a twenty-year term.
The building is under construction.
- Bina yapım aşamasındadır.
Tom worked for a construction company in Boston.
- Tom Boston'da bir yapı şirketi için çalıştı.
Skyscrapers are beautiful structures.
- Gökdelenler güzel yapılardır.
All the elements of a data structure are public by default.
- Bir veri yapısının tüm bileşenleri varsayılan olarak herkese açıktır.
A man cannot be made in a mold.
- Bir insan, bir kalıp içinde yapılamaz.
She has a robust constitution.
- Onun sağlam bir yapısı var.
This building is a capsule hotel lodging men and women.
- Bu yapı erkekleri ve kadınları konaklayan kapsül bir oteldir.
They are building a house.
- Onlar bir ev yapıyorlar.
The building will be made of concrete on a steel framework.
- Yapı, çelik iskelet üzerine betondan yapılacaktır.
I was dwarfed by his gigantic frame.
- Onun dev gibi yapısı tarafından cüceleştim.
Chomsky is a structural linguist.
- Chomsky bir yapısal dil bilimcidir.
Esperanto is not only nominally but also structurally an international language.
- Esperanto sadece nominal olarak değil aynı zamanda yapısal olarak da uluslararası bir dildir.
No formal action was taken.
- Resmi bir işlem yapılmadı.
It is important that you attach your photo to the application form.
- Başvuru formuna fotoğrafınızı yapıştırmanız önemlidir.
My mother taught me how to make osechi.
- Annem bana nasıl osechi yapılacağını öğretti.
This vacuum cleaner makes a lot of noise.
- Bu elektrikli süpürge çok gürültü yapıyor.
Tom worked for a construction company in Boston.
- Tom Boston'da bir yapı şirketi için çalıştı.
I think we should use our time a bit more constructively.
- Bizim zamanı biraz daha yapıcı kullanmamız gerektiğini düşünüyorum.
The tourists scare away the animals and disrupt their natural activity patterns.
- Turistler hayvanları korkuturlar ve onların doğal aktivite yapılarını bozarlar.
India ink produces an interesting pattern when used as a dye.
- Çini mürekkebi boya olarak kullanıldığı zaman ilginç bir yapı üretir.
You can adjust game configuration options when starting the game for the first time.
- Oyuna ilk kez başlarken oyunu yapılandırma seçeneklerini ayarlayabilirsiniz.
It is necessary to look more carefully into the demographic configuration of this region.
- Bu bölgenin demografik yapısına daha dikkatli bakılması gerekir.
He's making a table in his workshop.
- Atölyesinde bir tablo yapıyor.
He works as a teacher, but actually he's a vampire.
- Öğretmenlik yapıyor ama aslında bir vampir.
The money was appropriated for building the gymnasium.
- Para spor salonunun yapımı için ayrılmıştır.
They are building a house.
- Onlar bir ev yapıyorlar.
Tom is majoring in chemistry.
- Tom kimyada ihtisas yapıyor.
Do you study chemistry?
- Kimya öğrenimi yapıyor musun?
Tom was given a blood transfusion.
- Tom'a kan nakli yapıldı.
Tom couldn't just sit by and watch Mary being bullied.
- Tom sadece yanında oturup Mary'ye zorbalık yapılmasını izleyemedi.
Tom said he liked what she had made for dinner, but he was only being polite.
- Tom onun akşam yemeği için yaptığını beğendiğini söyledi fakat o sadece kibarlık yapıyordu.
The building will be made of concrete on a steel framework.
- Yapı, çelik iskelet üzerine betondan yapılacaktır.
The whole framework was made of iron.
- Bütün iskelet demirden yapıldı.
Use the highest heat settings only when you're ironing fabrics made of natural fibers like cotton or linen.
- Sadece pamuk ve keten gibi doğal liflerden yapılmış kumaşları ütülerken en yüksek ısı ayarlarını kullanın.
These warm socks are made from alpaca fiber.
- Bu kışlık çoraplar alpaka liften yapılır.
The new edifice of the theatre looks very splendid.
- Tiyatronun yeni yapısı çok görkemli görünüyor.
Use the highest heat settings only when you're ironing fabrics made of natural fibers like cotton or linen.
- Sadece pamuk ve keten gibi doğal liflerden yapılmış kumaşları ütülerken en yüksek ısı ayarlarını kullanın.
The dress is made of a thin fabric.
- Elbise ince bir kumaştan yapılmıştır.
These socks are made from bamboo fibre.
- Bu çoraplar bambu lifinden yapılır.
The life preserver must be made of high quality materials.
- Cankurtaran yüksek kaliteli malzemelerden yapılmış olmalıdır.
Tom is doing everything within his power to improve the patients quality of life.
- Tom hastaların yaşam kalitesini iyileştirmek için gücü dahilinde her şeyi yapıyor.
Death is a disgusting thing that nature has to hide, and it does it well.
- Ölüm, doğanın gizlemesi gereken iğrenç bir şey ve bunu iyi yapıyor.
Visible from space, the Great Barrier Reef is the largest structure on Earth made by living organisms.
- Uzaydan görülebilen Great Barrier Reef, canlı organizmalar tarafından yapılan dünyadaki en büyük yapıdır.
My mother gave me a pair of gloves of her own making.
- Annem bana kendi yapımı bir çift eldiven verdi.
Tom worries about making mistakes at work.
- Tom, iş yaparken yapılan hatalardan endişeleniyor.
The majority of big banks are introducing this system.
- Büyük bankaların çoğunluğu bu sisteme geçiş yapıyor.
I need to configure this server with an appropriate firewall system.
- Uygun bir güvenlik duvarı sistemiyle bu sunucuyu yapılandırmam gerekiyor.