It seems that there was a misunderstanding.
- Bir yanlış anlaşılma olduğu görülüyor.
How did this misunderstanding ever arise?
- Bu yanlış anlama nasıl ortaya çıktı?
Tom speaks French so badly that he is often misunderstood.
- Tom Fransızcayı o kadar kötü konuşuyor ki çoğunlukla yanlış anlaşılıyor.
Anything that can be misunderstood will be.
- Yanlış anlaşılabilen herhangi bir şey olacaktır.
You misinterpreted my actions.
- Yaptıklarımı yanlış anladın.
That was a misinterpretation.
- Bu bir yanlış anlamaydı.