Besides English, she also speaks German.
- İngilizcenin yanısıra Almanca da konuşur.
He teaches mathematics as well as English.
- İngilizcenin yanı sıra matematik de öğretir.
He likes sports as well as music.
- Müziğin yanı sıra o sporları da sever.
Michael speaks Japanese, not to mention English.
- Michael İngilizcenin yanı sıra Japonca da konuşur.
He speaks German, not to mention English.
- İngilizcenin yanı sıra Almanca da konuşur.
Besides that, I don't know how to dance.
- Bunun yanı sıra, nasıl dans edilir bilmiyorum.
Besides being a great statesman, Sir Winston Churchill was a great writer.
- Sir Winston Churchill, büyük bir devlet adamı olmanın yanı sıra, büyük bir yazardı.
In addition to being a doctor, he is a writer.
- Bir doktor olmanın yanı sıra, o bir yazardır.
In addition to English, he speaks German.
- İngilizcenin yanı sıra, Almanca da konuşur.
Along with Tokyo, Osaka is a center of commerce.
- Tokyo'nun yanı sıra Osaka bir ticaret merkezidir.