The mother lay beside her baby on the bed.
- Anne bebeğinin yanında yatakta yatıyordu.
All of us went besides him.
- Hepimiz onun yanında gittik.
The hardware store is near the park.
- Hırdavatçı dükkanı parkın yanındadır.
It's nice sitting alongside a hot fireplace.
- Sıcak bir şöminenin yanında oturmak hoştur.
There is a man by the side of the pond.
- Göletin yanında bir adam var.
Next to him, I'm the fastest runner in our class.
- Onun yanında, ben bizim sınıfta en hızlı koşucuyum.
Mr Johnson's house is next to my house.
- Bay Johnson'ın evi evimin yanındadır.
Do you have small change with you?
- Yanında bozuk para var mı?
He carries his umbrella about with him every day.
- O her gün şemsiyesini yanında taşır.
Here. Take this with you. It might come in handy.
- Al. Bunu yanında taşı. İşine yarayabilir.
The boy who she brought with her was very handsome.
- Onun yanında getirdiği çocuk çok yakışıklıydı.
The lake was adjacent to his house.
- Evinin yanında göl vardı.
Cleanliness is next to godliness.
- Temizlik, dindarlığın yanındadır.
Mr Johnson's house is next to my house.
- Bay Johnson'ın evi evimin yanındadır.
Bring along something to read.
- Yanında okuyacak bir şey getir.
Bring along your friend.
- Arkadaşını yanında getir.
He carries his umbrella about with him every day.
- O her gün şemsiyesini yanında taşır.
I passed by your house about 10 last night.
- Dün gece saat onda evinizin yanından geçtim.
Tom crouched down next to Mary behind the car.
- Tom arabanın arkasında Mary'nin yanında çömeldi.
Tom spent the night in the small cabin near the lake.
- Tom bütün geceyi gölün yanında küçük bir kabinde geçirdi.
The accident took place near his home.
- Kaza onun evinin yanında gerçekleşti.
I passed by your house about 10 last night.
- Dün gece saat onda evinizin yanından geçtim.
I spent the rest of the night besides her.
- Gecenin geri kalanını onun yanında geçirdim.
Do not use this product near a bathtub, sink, shower, swimming pool, or anywhere else where water or moisture are present.
- Bu ürünü küvet, lavabo, duş, yüzme havuzu ya da su ve rutubetin olduğu başka herhangi bir yerin yanında kullanmayınız.
The problem is that Tom doesn't want to sit near Mary.
- Sorun Tom'un Mary'nin yanında oturmak istememesidir.
Next to him, I'm the fastest runner in our class.
- Onun yanında, ben bizim sınıfta en hızlı koşucuyum.
You're by my side; everything's fine now.
- Yanımdasın; şimdi her şey iyi.
We walked along side by side.
- Biz yan yana yürüdük.
Besides that, unemployment is increasing.
- Bunun yanında işşizlik artıyor.
This paragraph is well written, but there is a mistake in the last sentence.
- Bu paragraf iyi yazılmış ama son cümlede bir yanlışlık var.
The wrong time, the wrong place.
- Yanlış zamanda, yanlış yerde.
So ultimately, with Tatoeba we are only building the foundations… to make the Web a better place for language learning.
- Yani sonuçta, Web'i dil öğrenmede daha iyi bir yer yapmak için biz Tatoeba ile sadece temelleri inşa ediyoruz.
A party will be held next Saturday, that is to say, on August 25th.
- Gelecek Cumartesi, yani 25 Ağustos'ta bir parti düzenlenecek.
The house next door is a bit loud. I wonder if they're throwing a party.
- Yandaki ev biraz gürültülü. Onların parti yapıp yapmadıklarını merak ediyorum.
By mistake I boarded a train going in the opposite direction.
- Yanlışlıkla ters yöne giden bir trene bindim.
The forest fire began to spread in all directions.
- Orman yangını tüm yönlerde yayılmaya başladı.
A party will be held next Saturday, that is to say, on August 25th.
- Gelecek Cumartesi, yani 25 Ağustos'ta bir parti düzenlenecek.
What is the hard part of learning Japanese?
- Japonca öğrenmenin zor yanı nedir?
Inmates were forced to sleep in one cell, often sideways.
- Tutuklular bir hücrede uyumaya zorlandı, sık sık yan yana.
Mary tilted her head sideways.
- Mary başını yana yatırdı.
Tom was leaning against the wall near the door.
- Tom kapının yanındaki duvara dayanıyordu.
I was robbed of my wallet by the man sitting next to me.
- Yanımda oturan adam tarafından cüzdanım soyuldu.
She was burned so extensively that her children no longer recognized her.
- O kadar yoğun yandı ki çocukları onu artık tanımadı.
Ten houses were burned down.
- On ev yanıp kül oldu.
We walked along side by side.
- Biz yan yana yürüdük.
The old couple sat side by side.
- Yaşlı çift yan yana oturuyordu.
I'll leave a key with my next-door neighbour in case you get here before I do.
- Buraya gelmeden önce buraya gelme ihtimaline karşı, yanımdaki kapı komşuma bir anahtar bırakacağım.
The neighbours have been banging about next door all morning.
- Yan komşular sabahtan beri gürültü yapıyor.
The sentence has got too long again. Then just take out a few of the subordinate clauses.
- Cümle tekrar uzun sürdü. O zaman birkaç yan cümleyi çokarın.
According to some experts the spoken language uses few subordinate clauses.
- Bazı uzmanlara göre, konuşulan dil çok az sayıda yan cümleler kullanır.