yaldızsız

listen to the pronunciation of yaldızsız
Turkish - English
unflattering
the opposite of flattering
If you describe something as unflattering, you mean that it makes a person or thing seem less attractive than they really are. He depicted the town's respectable families in an unflattering light The knee-length dresses were unflattering and ugly. flattering. making someone look or seem bad or unattractive
{s} not flattering
tending to reveal or represent unfavorably; "an unflattering portrait"; "the full unflattering light of morning"- Walter de la Mare
yaldız
gilding
yaldız
gilt
yaldız
false decoration
yaldız
gilding or silvering (substance used to gild or silver something)
yaldız
gilding, silvering; false decoration, veneer
yaldız
veneer, gloss, gilt, glitter (which conceals a defect): Aldanma, onun nezaketi sadece yaldız! Don't be taken in; his politeness is merely a veneer
yaldız
veneer
yaldız
vermeil
Turkish - Turkish

Definition of yaldızsız in Turkish Turkish dictionary

YALDIZ
(Osmanlı Dönemi) Parlatmağa yarıyan şey
YALDIZ
(Osmanlı Dönemi) t. Cilâ
yaldız
Eşyaya altın veya gümüş görünüşü vermek için kullanılan, sıvı veya yaprak durumundaki altın, gümüş ve bunların taklidi olan madde
yaldız
Aldatıcı dış görünüş, göz boyama
yaldız
Bu madde ile eşyalara yapılan süs
yaldız
(Osmanlı Dönemi) cilâ, parlatmaya yarayan şey
yaldız
Eşyaya altın veya gümüş görünüşü vermek için kullanılan, sıvı veya yaprak durumundaki altın, gümüş ve bunların taklidi olan madde: "Boya değil, altın yaldız vursan manda gönü gibi donuk duruyor."- B. Felek