yaldızla

listen to the pronunciation of yaldızla
Turkish - English
{f} gilded
{f} gilding
{f} gilt
yaldız
gilding
yaldız
gilt
yaldız
false decoration
yaldızlamak
wash
yaldızlamak
gild
altın yaldızla süslemek
gild
yaldız
gilding or silvering (substance used to gild or silver something)
yaldız
gilding, silvering; false decoration, veneer
yaldız
veneer, gloss, gilt, glitter (which conceals a defect): Aldanma, onun nezaketi sadece yaldız! Don't be taken in; his politeness is merely a veneer
yaldız
veneer
yaldız
vermeil
yaldızlamak
to gild
yaldızlamak
veneer
yaldızlamak
to make (a worthless person or thing) look valuable, give (a worthless person or thing) a deceptive glitter
yaldızlamak
to gild; to silver
yaldızlamak
(Konuşma Dili) to cuckold
yaldızlamak
gloss
Turkish - Turkish

Definition of yaldızla in Turkish Turkish dictionary

YALDIZ
(Osmanlı Dönemi) Parlatmağa yarıyan şey
YALDIZ
(Osmanlı Dönemi) t. Cilâ
yaldız
Eşyaya altın veya gümüş görünüşü vermek için kullanılan, sıvı veya yaprak durumundaki altın, gümüş ve bunların taklidi olan madde
yaldız
Aldatıcı dış görünüş, göz boyama
yaldız
Bu madde ile eşyalara yapılan süs
yaldız
(Osmanlı Dönemi) cilâ, parlatmaya yarayan şey
yaldız
Eşyaya altın veya gümüş görünüşü vermek için kullanılan, sıvı veya yaprak durumundaki altın, gümüş ve bunların taklidi olan madde: "Boya değil, altın yaldız vursan manda gönü gibi donuk duruyor."- B. Felek
yaldızlamak
Parlatmak
yaldızlamak
Gösterişli süslerle değersizliğini veya kötülüğünü gizlemek
yaldızlamak
Bir eşyayı yaldızla kaplamak, yaldız sürerek süslemek
yaldızlamak
bakınız: boynuz takmak
yaldızla
Favorites