yaklastirmak

listen to the pronunciation of yaklastirmak
Turkish - English

Definition of yaklastirmak in Turkish English dictionary

yaklaştırmak
to approximate
yaklaştırmak
to approximate (something) to
yaklaştırmak
zoom in
yaklaştırmak
bring closer
yaklaştırmak
adduct
yaklaştırmak
to draw (one thing) near (another)
yaklaştırmak
to allow (someone) to have sexual intercourse with, let (someone) have sex with
yaklaştırmak
bring near
yaklaştırmak
draw sth up
yaklaştırmak
approach
yaklaştırmak
apply
yaklaş
(Bilgisayar) zoom in
yaklaş
(Bilgisayar) zoom
yaklaştırma
zoom in
yaklaş
{f} near

Although it was a long way back to the station, little by little the old wagon drew near. - İstasyona geri dönüş uzun bir yol olmasına rağmen, eski vagon yavaş yavaş yaklaştı.

Your birthday is drawing near. - Doğum günün yaklaşıyor.

yaklaş
{f} approach

According to the weather forecast, the typhoon is likely to approach the coast. - Hava tahmini göre tayfunun sahile yaklaşması muhtemeldir.

According to the weather forecast, the typhoon is approaching Okinawa. - Hava tahminine göre, tayfun Okinawa'ya yaklaşıyor.

yaklaş
{f} approximate

The story approximates to historical truth. - Hikaye tarihsel gerçeğe çok yaklaştı.

The number pi is approximately equal to 3.14 or 22/7. Its symbol is π. - Pi sayısı, yaklaşık olarak 3,14 ya da 22/7'ye eşdeğerdir. Sembolü π'dir.

yaklaş
come near

Don't come near me. I have a cold. - Bana yaklaşma, soğuk almışım.

Don't let that dog come near me! - O köpeği yanıma yaklaştırma!

yaklaş
{f} nearing

The end of my probation period is nearing. - Benim deneme süremin sonu yaklaşıyor.

We're slowly nearing the end. - Biz yavaş yavaş sona yaklaşıyoruz.

yaklaştırma
approximation
yaklaştırma
apposition
yaklaştırma
keep off
yaklaştırma
kept off
kamerayı yaklaştırmak
dolly in
yaklaştırma
adduction
Turkish - Turkish

Definition of yaklastirmak in Turkish Turkish dictionary

yaklaştırmak
İki şeyi birbirine yakın duruma getirmek
yaklaştırmak
Bir şeyi kendine yakın duruma getirmek. İki şeyi birbirine yakın duruma getirmek: "Sandalyesini biraz yaklaştırmak ister gibi yaparak söze yeniden başladı."- M. Ş. Esendal
yaklaştırmak
Bir şeyi kendine yakın duruma getirmek
Yaklaştırmak
tutmak
Yaklaştırma
takrip
yaklaştırma
Yaklaştırmak işi
yaklaştırma
(Osmanlı Dönemi) takrib
yaklastirmak
Favorites