He's offended at the slightest thing, he takes exception to nearly everything we say to him.
- O en ufak bir şeye darılıyor, ona söylediğimiz yaklaşık her şeye itiraz ediyor.
Don't come near me. I have a cold.
- Bana yaklaşma, soğuk almışım.
The president is difficult to approach.
- Başkana yaklaşmak zordur.
He approached and fell on his knees.
- O yaklaştı ve dizlerinin üzerine düştü.
Dogs breathe approximately 30 times a minute.
- Köpekler yaklaşık olarak dakikada otuz kez nefes alır.
A person's heart is approximately the same size as their fist.
- Bir insanın kalbi, yaklaşık olarak yumruğuyla aynı boyuttadır.
Don't let that dog come near me!
- O köpeği yanıma yaklaştırma!
Don't come near the bulldog in case it bites.
- Isırma ihtimaline karşın bir buldoğa yaklaşma.
We're slowly nearing the end.
- Biz yavaş yavaş sona yaklaşıyoruz.
The end of my probation period is nearing.
- Benim deneme süremin sonu yaklaşıyor.