He's offended at the slightest thing, he takes exception to nearly everything we say to him.
- O en ufak bir şeye darılıyor, ona söylediğimiz yaklaşık her şeye itiraz ediyor.
Don't come near me. I have a cold.
- Bana yaklaşma, soğuk almışım.
He is a hard man to approach.
- O yaklaşması zor bir adamdır.
The president is difficult to approach.
- Başkana yaklaşmak zordur.
The bridge is approximately a mile long.
- Köprü yaklaşık bir mil uzunluğunda.
Dogs breathe approximately 30 times a minute.
- Köpekler yaklaşık olarak dakikada otuz kez nefes alır.
Don't let that dog come near me!
- O köpeği yanıma yaklaştırma!
He does not let the opponent come near him.
- O, rakibin ona yaklaşmasına izin vermez.
We're slowly nearing the end.
- Biz yavaş yavaş sona yaklaşıyoruz.
The end of my probation period is nearing.
- Benim deneme süremin sonu yaklaşıyor.