yakasında

listen to the pronunciation of yakasında
Turkish - English
across
side in
yaka
collar

He seized the pickpocket by the collar. - Yankesiciyi yakasından yakaladı.

Your collar has a stain on it. - Yakanda bir leke var.

yaka
neck

The collar chafed her neck. - Yaka onun boynunu yıprattı.

One of the detectives seized him by the neck. - Dedektiflerden biri onu boynundan yakaladı.

yaka
clip-on
yaka
side

Is the school on this side of the river? - Okul, nehrin bu yakasında mı?

Our town is on the East Side of the river. - Kentimiz nehrin doğu yakası'ndadır.

yaka
edging
yaka
upstand
yaka
counterflashing
yaka
(Askeri) corner of edge of a sail
yaka
neckline
iki eli yakasında olmak
to intend to settle accounts (with another) on Judgment Day
on parmağım yakasında
(Konuşma Dili) 1. I swear I'll make him suffer for this. 2. I'm going to see this business through to the bitter end
yaka
collar; side; bank, shore
yaka
collarette
yaka
side (of a stream, body of water, or street)
yaka
dicky
yaka
collaret
yaka
flange
yaka
dickey
Turkish - Turkish

Definition of yakasında in Turkish Turkish dictionary

Yaka
(Osmanlı Dönemi) CEYB
Yaka
(Osmanlı Dönemi) CİRBAN
Yaka
giriban
yaka
Semt: "Hele bir işimizi bitirip karşı yakaya geçelim de onu sonra düşünürüz."- A.Gündüz
yaka
Kıyı, kenar, taraf
yaka
Semt
yaka
Giyeceklerin boyna gelen bölümüne eklenen ve türlü biçimlerde olan parçası
yaka
Eğik yerey
yaka
Giysilerin boyna gelen, boynu çeviren bölümü
yaka
Yapıların saçaklarında, suyun içeriye sızmasını önlemek için kiremidin altıyla oluk arasına konulan metal levha
yaka
Ağların alt ve üst kenarları
yaka
Yelkenlerin köşelerine ve yakalarına denir
yaka
Yelkenlerin kenar ve köşeleri
yaka
Kıyı, kenar, çevre, uç
yaka
Giysilerin boyna gelen, boynu çeviren bölümü: "Paltosunun yakasını kaldırıp tenha caddeyi tutturdu."- Y. K. Karaosmanoğlu
yaka
Kıyı, kenar, taraf: "Sokağın karşı yakasına geçtiler."- M. Ş. Esendal
İKİ ELİ YAKASINDA OLMAK
(Osmanlı Dönemi) Mecaz yoluyla âhiret gününde birinden hakkını aramak
yakasında
Favorites