They burned the captured supplies.
- Yakalanan malzemeleri yaktılar.
Please let the captured birds go.
- Lütfen yakalanan kuşların gitmesine izin ver.
I was caught in the rain on my way home.
- Eve dönerken yağmura yakalanmıştım.
I was caught in a shower on my way home.
- Eve dönerken yağmura yakalanmıştım.
Laws are like cobwebs, which may catch small flies, but let wasps and hornets break through.
- Yasalar örümcek ağı gibidir, küçük sinekleri yakalayabilirler fakat yaban arısı ve eşek arılarının geçmesine izin verirler.
She doesn't dare leave the room for fear she should catch cold.
- O, soğuk algınlığına yakalanma korkusuyla odadan ayrılmaya cesaret edemiyor.
We want to capture all the uniqueness of each language. And we as well want to capture their evolution through time.
- Biz her dilin tüm benzersizliğini yakalamak istiyoruz. Ve biz zaman içinde onların evrimini de yakalamak istiyoruz.
If jumps too high the rat - it's captured by the cat.
- Fare çok yükseğe sıçrasa da, kedi tarafından yakalanır.
A fox is not caught twice in the same snare.
- Bir tilki aynı tuzakta iki kez yakalanmaz.
A fox isn't caught twice in the same snare.
- Bir tilki aynı tuzakta iki kez yakalanmaz.
She has to study hard and catch up with everybody in her class.
- Sıkı çalışıp sınıfındaki herkesi yakalamak zorunda.
We'll catch up later.
- Daha sonra yakalayacağız.
The robber was nabbed this morning.
- Soyguncu bu sabah yakalandı.
I'm catching the 11:00 train.
- 11:00 trenini yakalayacağım.
The traffic accident prevented me from catching the train.
- Trafik kazası treni yakalamamı engelledi.
The robber was nabbed this morning.
- Soyguncu bu sabah yakalandı.
I have created a perfect plan for capturing that crafty animal.
- O kurnaz hayvanı yakalamak için mükemmel bir planı oluşturdum.
The man tried to catch hold of me by the collar.
- Adam beni yakamdan yakalamaya çalıştı.
He grabbed me by the collar.
- O, beni yakamdan yakaladı.
He said Davis must be captured.
- O, David'in yakalanması gerektiğini söyledi.
I captured butterflies with a net.
- Kelebekleri bir fileyle yakaladım.
Where did you nail them?
- Onları nerede yakaladın?
I think you nailed it.
- Sanırım onu yakaladın.