Foreigners astound me.
- Yabancılar beni şaşırtır.
Yet Japan is still not sufficiently understood by other countries, and the Japanese, likewise, find foreigners difficult to understand.
- Ancak Japonya hâlâ diğer ülkeler tarafından yeterince anlaşılamamıştır, ve Japonlar, aynı şekilde, yabancıları anlamayı zor bulmuştur.
Trust people, but don't take candy from strangers.
- İnsanlara güven, ama yabancılardan şeker alma.
A dog will bark at strangers.
- Bir köpek yabancılara havlar.
I'm a stranger in these parts.
- Buralarda bir yabancıyım.
A stranger tapped me on the shoulder from behind. He must have mistaken me for someone else.
- Bir yabancı omzuma arkadan dokundu. Beni başka birisiyle karıştırmış olmalı.
Don't poke fun at foreigners.
- Yabancılarla alay etme.
Being a foreigner, I couldn't catch on to the joke.
- Ben bir yabancı olduğum için, şakayı anlayamadım.
It's hard to learn a foreign language.
- Yabancı dil öğrenmek zordur.
Don't poke fun at foreigners.
- Yabancılarla alay etme.
The man was a total stranger.
- Adam tam bir yabancıydı.
A dog barks at strangers.
- Bir köpek yabancılara havlar.
The Earth is under attack by alien invaders.
- Dünya yabancı işgalciler tarafından saldırı altında.
Aliens controlled Earth's progress in secret.
- Yabancılar gizlice Dünya'nın ilerlemesini kontrol etti.
I'm unfamiliar with that term.
- Ben bu terime yabancıyım.
The voice on the phone was unfamiliar to me.
- Telefondaki ses bana yabancıydı.
Outsiders make Tom nervous.
- Yabancılar Tom'u geriyor.
You're not exactly an outsider.
- Sen tam olarak bir yabancı değilsin.
I'm not a xenophobe, because I also hate my own ethnic group.
- Ben yabancı düşmanı değilim çünkü kendi etnik grubumdan da nefret ediyorum.
They are very xenophobic.
- Çok yabancı düşmanılar.