You must be polite to your elders.
- Yaşlılarınıza karşı kibar olmalısınız.
Young people should respect their elders.
- Gençler yaşlılarına saygı duymalıdır.
The police officer on duty sensed an elderly man coming up behind him.
- Görevli memur arkasından yaşlı bir adamın geldiğini hissetti.
Tom gave his seat to an elderly lady.
- Tom yaşlı bir bayana koltuğunu verdi.
The organization is concerned with the welfare of the aged.
- Organizasyon yaşlıların refahı ile ilgilidir.
The middle aged man was charged with assault.
- Orta yaşlı adam tecavüz ile suçlandı.
Mom is older than Dad.
- Annem babamdan daha yaşlı.
The old man was hard of hearing.
- Yaşlı adam duymakta zorlanıyor.
The old man lives alone.
- Yaşlı adam yalnız yaşıyor.
She married a rich old man.
- O, zengin yaşlı bir adamla evlendi.
This letter is to the old woman.
- Bu mektup yaşlı bayanadır.
I watched the old woman cross the street.
- Karşıya geçen yaşlı bayanı izledim.
You must be polite to your elders.
- Yaşlılarınıza karşı kibar olmalısınız.
The police officer on duty sensed an elderly man coming up behind him.
- Görevli memur arkasından yaşlı bir adamın geldiğini hissetti.
Old-timers might argue the Internet was freest during the Usenet days.
- Yaşlılar, Usenet günlerinde internetin daha özgür olduğunu iddia edebilirler.
Tickets are $30 for general admission and $20 for students and seniors.
- Biletler genel giriş için 30 dolar ve öğrencilerle yaşlılar için 20 dolardır.
She gave her seat to a senior citizen.
- Yaşlı birine yerini verdi.
American senior citizens are comparatively well-off.
- Amerikalı yaşlı vatandaşların nispeten hali vakti yerinde.
She gave her seat to a senior citizen.
- Yaşlı birine yerini verdi.