yaşantı

listen to the pronunciation of yaşantı
Turkish - English
experience; life
life; way of living, style of life; course of existence
piece of life, slice of life
living

People living in town don't know the pleasures of country life. - Şehirde yaşayan insanlar kır yaşantısının zevklerini bilmezler.

She married him for his money, and couldn’t put up with his plain way of living. - Parası için onunla evlendi ve onun sıradan yaşantısına katlanamadı.

life

Are you satisfied with your daily life? - Günlük yaşantından memnun musun?

He seems to be oppressed by his monotonous daily life. - Monoton günlük yaşantısı yüzünden bunalmış gibi görünüyor.

experience
manevi yaşantı
inner life
olumsuz yaşantı raporu
(Pisikoloji, Ruhbilim) adverse experience report
Turkish - Turkish
Yaşanılanlardan, görülenlerden, duyulanlardan, edinilenlerden sonra kişide kalan, şey, hayat tecrübesi
Hayat tarzı, içinde yaşanılan şartların tümü, hayat
Yaşanılan bir an, hayatın bir bölümü
yaşantı
Favorites