yaşında

listen to the pronunciation of yaşında
Turkish - English
aged

She is aged seventeen. - O, on yedi yaşındadır.

Fadil died in prison, aged 76, of natural causes. - Fadıl, 76 yaşında doğal nedenlerden dolayı hapishanede öldü.

years old

When Justin Bieber started his music career, he was fourteen years old. - Justin Bieber müzik kariyerine başladığında on dört yaşındaydı.

I learned to play guitar when I was ten years old. - On yaşındayken gitar çalmayı öğrendim.

year old
yaş
age

At the age of six he had learned to use the typewriter and told the teacher that he did not need to learn to write by hand. - Altı yaşında o, daktiloyu kullanmayı öğrendi ve öğretmenine el ile yazmayı öğrenmesine gerek kalmadığını söyledi.

He has a son of your age. - Senin yaşında bir oğlu var.

yaş
wet

Tom's eyes were wet with tears. - Tom'un gözleri göz yaşları yüzünden ıslaktı.

I used to wet the bed when I was small, but I grew out of it by the time I was seven. - Küçükken yatağımı ıslatırdım fakat yedi yaşına gelmeden önce vazgeçtim.

yaşında olmak
number
yaş
humid
yaş
dank
yaş
sappy
yaş
year; winter
yaş
{i} year

My father will soon be forty years old. - Babam yakında kırk yaşında olacak.

My father is only fifteen years old. - Benim babam sadece on beş yaşında.

yaş
fresh

Fish like carp and trout live in fresh water. - Sazan ve alabalık gibi balıklar tatlı suda yaşamaktadır.

That fish lives in fresh water. - O balık tatlı suda yaşar.

yaş
(Gıda) moisture
yaş
vintage
yaş
new

John lives in New York. - John New York'ta yaşar.

The older you get, the more difficult it becomes to learn a new language. - Ne kadar yaşlanırsan, yeni bir dili öğrenmek o kadar zor olur.

yaş
young

John is not as old as Bill; he is much younger. - John Bill kadar yaşlı değil; çok daha genç.

He is five years younger than me. - O, benden beş yaş küçük.

11 yaşında
11 years old
yaş
in age
... yaşında
aged
altı yaşında
six year old
beş yaşında
five year old
beş yaşında bir çocuk için boyama kitabı arıyorum
I would like to have a picture book for a five year old child
beş yaşında bir çocuk için uygun bir oyuncağınız var mı
Do you think this is suitable for a five year old child
bir yaşında hayvan
yearling
bu at kaç yaşında
How old is the horse
elli yaşında
quinquagenarian
iki yaşında erkek geyik
brocket
kaç yaşında
How old is he/she?
on oniki yaşında
preteen
on oniki yaşında çocuk
preteen
onun yaşında
at his age
sekiz yaşında
eight year old
seksen yaşında
he numbers eighty years
var yok approximately, about, close to: Ali beş yaşında var yok
I'd say Ali's close to five years old
yaş
damp; moist
yaş
slang bad, rough, tough
yaş
slang alcohol, liquor, booze
yaş
tears (in a person's eyes): bir damla yaş a tear
yaş
fresh (fruit) (as opposed to dried)
yaş
tear

She called out to him, with tears running down her cheeks. - Yanaklarından süzülen yaşlarla ona seslendi.

This song is so moving that it brings tears to my eyes. - Bu şarkı o kadar acıklı ki gözlerimi yaşarttı.

yaş
clammy
yaş
time of life

The best time of life is when you are young. - Yaşamın en iyi zamanı genç olduğun zamandır.

The best time of life is when we are young. - Yaşamın en iyi zamanı genç olduğumuz zamandır.

yaş
unseasoned
yedi yaşında
seven year old
yüz yaşında
centenarian
üç yaşında som balığı
mort
yaşında
Favorites