ya

listen to the pronunciation of ya
Turkish - English
{ü} o
{e} at
{e} to
Yes./Yep./Yup./You're right./You said it!: "Hava soğuk." "Ya, öyle." "The weather's cold." "You're right."
{ü} gosh
lie
ah
used to emphasize a rhetorical question: Bu curcunada çalışılır mı ya? Who can possibly work in the midst of this bedlam?
hi!
what if
{ü} ha
what about?
especially
how about?
you see!
and
bar
gee whiz
yah
or; especially; (but) what if; what about?, how about?
gee
Especially ...!: Canan'ın inceliği, iyi kalpliliği, yardımseverliği az kişide var; ya güzelliği! Few people are as sensitive, good-hearted, and helpful as Canan. And when it comes to looks, she puts them all in the shade!
marry
you know ...: "Kimden duydun?" "Hani fizik dersimizde o sarışın dilber var ya, işte o söyledi." "Who'd you hear it from?'' ''You know that blonde bombshell who's in our physics class? She told me." "Ayşe bugün gelmedi." "Hastaymış ya!" "Ayşe didn't come today." "Now you know we heard she was sick!"
O ...!/Oh ...! (used to show strong emotion, especially exasperation): Ya Rabbi! O Lord!/O my God! Ya sabır! God give me patience!
And what if ...?: Nebahat onu getirir diyorsun, ya getirmezse? You say Nebahat will bring it. But what if she doesn't?
eh
What about ...?/How about ...?: New York'u haziranda severim. Ya sen? I like New York in June. How about you? Sen iyisin be! Ya ben ne yapayım? You're sitting pretty, but what about me? What do I do?
well
used to emphasize a statement: Kör olası paranı aldın ya, benden daha ne bekliyorsun? You've gotten your damn money; what more do you want out of me? Sen beni ne zannediyorsun ya? Just who do you think I am? Söyle ya! Come on and say it! Alsana ya! Take some for heaven's sake! Ya, demek öyle. So that's the way it is, eh? Gelseydin ya! If only you'd come!
wing
och
filter
well, i declare
ya da
or
ya sen
what about you

I'm hungry. What about you? - Ben açım. Peki ya sen?

I'm going to the beach. What about you? - Plaja gidiyorum. Ya sen?

ya sen
what about u
Ya!
Indeed!
ya ya da
either or

It's a matter of either or. - Bu bir ya ya da konusu.

ya ya da
whether or
ya tutarsa
to be realized
ya tutarsa
come true
yalar
or are
ya da
either

Either you or your friend is wrong. - Ya sen ya da arkadaşın hatalı.

Either be as you seem or seem as you are. - Ya olduğun gibi görün, ya da göründüğün gibi ol.

English - English
Youth Authority
Go. (Spoken to horses and cattle.)
Yeah, yes
Eye dialect spelling of you

Yo homes, smell ya later!.

young adult. you. pron. Ya Gyaw Ya lung River Ya lü Chiang
Yet Another knock-knock joke, for example
Yea
Youth Apprenticeship
already
pron. (Informal) second person pronoun (singular and plural)
This is the acronym used in the library field to identify books for young adults
arrow
abbreviation for young adult - 13 to 22 - YA novels are usually between 20,000 to 45,000 words
adjective, of
[Yet Another] abbrev In hackish acronyms this almost invariably expands to {Yet Another}, following the precedent set by UNIX `yacc(1)' (Yet Another Compiler-Compiler) See {YABA}
you
Anyone, one; an unspecified individual or group of individuals

You have to be at least 36 inches high to go on this ride.

you
The group of persons spoken, or written to, as an object

You are all supposed to do as I tell you.

you
The person spoken to or written to, as a subject

You must do as I tell you.

you
The person spoken to or written to, as an object

You must do as I tell you.

you
The group of persons spoken to or written to, as a subject

You are all supposed to do as I tell you.

you
pron. being one especially
you
{p} second person
you
ya
you
pron. pronoun which replaces the name of the person or persons being addressed (2nd person, singular and plural)
you
U SEE C PLEASE CALL ME PCM
you
Used before epithets for emphasis
you
The individual or group spoken or written to
you
the one or ones being spoken to, as in: I guarantee that you will be satisfied or your money will be cheerfully refunded
you
The employer For a complete definition of "employer" see Safety and Health Core Rules, chapter 296-800 WAC
you
A speaker or writer uses you to refer to the person or people that they are talking or writing to. It is possible to use you before a noun to make it clear which group of people you are talking to. When I saw you across the room I knew I'd met you before You two seem very different to me I could always talk to you about anything in the world What is alternative health care? What can it do for you? What you kids need is more exercise
you
You is the second person pronoun. You can refer to one or more people and is used as the subject of a verb or the object of a verb or preposition
you
In spoken English and informal written English, you is sometimes used to refer to people in general. Getting good results gives you confidence In those days you did what you were told
you
The pronoun of the second person, in the nominative, dative, and objective case, indicating the person or persons addressed
you
Many states have Named insured and your spouse (if resident of same household)
you
is you, if you're thinking about copying or distributing this Package
you
Whatever you choose to be
you
Named insured and your spouse (if resident of same household)
you
mush
Turkish - Turkish
(Osmanlı Dönemi) Hey, ey!" mânasında nida olarak kullanılır. Arapçada başına geldiği kelimenin i'rabını ötre okutur. "Yâ-Halimu, Yâ-Rahimu" da olduğu gibi. Yâ, terkibli kelimelerin başına gelirse; baştaki kelimeyi "üstün" meftuh okutur. "Yâ Rabbe-l Âlemîn" de olduğu gibi."Yâ" üç şekilde kullanılır: 1- Müennes zamiri olur. Kübrâ $ Hüsnâ gibi.2- Harf-i inkâr olur.3- Harf-i tezkâr olur. Bu hâlde elifle olursa "Harf-i nidâ" dır. Bâzen te'kid için kullanılır: "Yâ Allah, Yâ Rabbi denildiği gibi. Bazen teessüf, istimdad ve istig
(Osmanlı Dönemi) KİDNE
(Osmanlı Dönemi) TIRM
(Osmanlı Dönemi) SA'NET
Soru cümlelerinin başında kullanılır
Birinden birinin olacağı sanılan iki iş için kullanılan bir bağlaç
Dilek ve geniş zaman kiplerinde yargıyı güçlendirir
Cevap niteliğinde olan cümlenin sonuna getirildiğinde asıl yargının arkadan gelen cümle ile anlatılacağını belirtir: "Fena oğlan değildir, değildir ya, yalnız bu sarhoşluğu var."- M. Ş. Esendal
Gereklik ve onay bildiren cümlelerde yargının onaylandığını bildirir
Bazı çekimli zamanlardan sonra gelerek anlamı pekiştirir, kuvvetlendirir: Yediydin ya
Oturmuşum ya
Bir düşüncede sıra ile yer alan ayrı cins ögelerden biri ötekilerden üstün görüldüğünde o öge cümle dışına alınır ve başına bir "ya" getirilerek "hele, özellikle" anlamında kullanılır
Bazı çekimli zamanlardan sonra gelerek anlamı pekiştirir, kuvvetlendirir: Yediydin ya. Oturmuşum ya
Bir düşüncenin karşıtı düşünülürken kullanılır
Cevap niteliğinde olan cümlenin sonuna getirildiğinde, asıl yargının arkadan gelen cümle ile anlatılacağını belirtir
Bilinen, görülen, hatırlanıp anlatılan bir olay dolayısıyla da sorulan başka bir konu için kullanılır
Bir şeyi onaylamada "evet" anlamında kullanılır
Birtakım duyguları güçlendirmek amacıyla cümlenin başında veya sonunda kullanılır
Bir düşüncede sıra ile yer alan ayrı cins ögelerden biri ötekilerden üstün görüldüğünde, o öge cümle dışına alınır ve başına bir "ya" getirilerek "hele, özellikle" anlamında kullanılır
çin mandarinlerinin veya aydınlarının yazdığı şiirlere verilen ad
ya da
Ayrı olmakla birlikte aynı değerde tutulan iki şeyi veya bir başka seçeneği anlatan sözlerden ikincisinin önüne getirilir
ya da
Seçeneği, çeşitliliği veya tercihi belirtir
English - Turkish

Definition of ya in English Turkish dictionary

you
siz

Siz insanları anlamıyorum. - I do not understand you.

Siz insanları anlamıyorum. - I don't see your point.

you
sen

Artık seni sevmiyorum. - I don't like you anymore.

Artık seni sevmiyorum. - I don't love you anymore.

you
sana

Sana küçük bir şey getirdim. - I brought you a little something.

Bu kitabı sana vereceğim. - I will give you this book.

you
{z} 1. sen; siz; sizler; seni; sizi; sana; size: Hey you! Come here! Hey sen, buraya gel! You children don't be late! Çocuklar, siz geç
you
genellemelerde kullanılır
you
sizi

Sizin bir öğretmen olduğunuzu biliyorum. - I know that you're a teacher.

Bu otobüs sizi müzeye götürecek. - This bus will take you to the museum.

You
istediğin
you
sizden

Yakında sizden haber almak için sabırsızlanıyorum. - I am looking forward to hearing from you soon.

Sizden henüz bir cevap almadım. - I have received no reply from you yet.

you
sende

Fark bu: o senden daha çok çalışıyor. - The difference is this: he works harder than you.

Senden küçük bir yardıma ihtiyacım var. - I need a little help from you.

you
sizleri
you
seni

Artık seni sevmiyorum. - I don't love you anymore.

İstasyona giderken ben seni geçtim. - I can beat you to the station.

you
size

Ben size yardımcı olmaktan mutlu olurum. - I will be glad to help you.

İçmek için size ne alabilirim? - What can I get you for drinking?

you
sen; siz; sizler; seni; sizi; sana; size: Hey you! Come here! Hey sen, buraya gel! You children don't be late! Çocuklar, siz geç
ya
Favorites