yırtma

listen to the pronunciation of yırtma
Turkish - English
laceration
tearing

The bear began tearing at the tent. - Ayı çadırı yırtmaya başladı.

Tearing money up is a crime, but tearing checks up isn't. - Para yırtmak suçtur ama çekleri yırtılmak suç değildir.

yırtmak
tear

Tearing money up is a crime, but tearing checks up isn't. - Para yırtmak suçtur ama çekleri yırtılmak suç değildir.

yırtmak
{f} slash
yırt
(Bilgisayar) tear off
yırtmak
scratch
yırtmak
get off

You'll have to get off at the bank and take the A52. - Bankada paçayı yırtmak ve A52 yi almak zorundasın.

yırt
rip up

I'm going to rip up this piece of paper. - Bu kağıt parçasını yırtacağım.

yırt
lacerate
yırt
{f} torn

I see a page has been torn out of this book. - Bu kitaptan yırtılmış bir sayfa görüyorum.

The floor was strewn with party favors: torn noisemakers, crumpled party hats, and dirty Power Ranger plates. - Yer partiden kalanlar yüzünden dağınıktı: Yırtık gürültüyapıcılar, kırışık parti şapkaları, ve kirli Power Ranger tabakları.

yırt
rend
yırt
{f} tore

She tore the letter up after reading it. - O, mektubu okuduktan sonra yırttı.

The nail tore his jacket. - Çivi onun ceketini yırttı.

yırt
{f} tear

In tears, she tore up his letter and threw it away. - Gözyaşları içinde, o, mektubunu yırttı ve onu attı.

You can tear the box open. - Kutuyu yırtarak açabilirsin.

yırt
{f} lacerated
yırtmak
dodge
yırtmak
rip
yırtmak
rupture
yırtmak
get over
yırtmak
rend
yırtmak
lacerate
yırtmak
mangle
yırtmak
beat the rap
yırtmak
r.i.p
yırt
ripup
yırtmak
rive
yırtmak
slang to beat it, get lost, go
yırtmak
to tear, lacerate (a part of one's body)
yırtmak
to tear, to rend, to rip; to tear to pieces; to claw; to scratch; to get off (a duty), to dodge, to beat the rap
yırtmak
tear to pieces
yırtmak
slang to do it, succeed; to land on one's feet, come out smiling; to pull something off
yırtmak
rip up
yırtmak
slit
yırtmak
to break in (a colt)
yırtmak
claw
yırtmak
squirm out of
yırtmak
to tear, rend, rip
yırtmak
cut the Gordian knot
yırtmak
reave
Turkish - Turkish
Yırtmak işi
(Osmanlı Dönemi) TEHTİK
çak
(Osmanlı Dönemi) IZCA'
(Osmanlı Dönemi) İCTİYAB
(Osmanlı Dönemi) HERT
Yırtmak
(Osmanlı Dönemi) BESK
Yırtmak
(Osmanlı Dönemi) HETT
Yırtmak
(Osmanlı Dönemi) TEŞRİM
Yırtmak
(Osmanlı Dönemi) HERZ
Yırtmak
(Osmanlı Dönemi) SUKB
Yırtmak
(Osmanlı Dönemi) ŞİBRAK
Yırtmak
(Osmanlı Dönemi) CEVB
Yırtmak
(Osmanlı Dönemi) ZEMA'
Yırtmak
(Osmanlı Dönemi) KEDŞ
Yırtmak
(Osmanlı Dönemi) FARS
yırtmak
Kâğıt, kumaş gibi bükülüp katlanan şeyleri parçalamak: "Yürürken sert bir şey paçamı yırttı, çepeçevre dikenli bir tel..."- F. R. Atay
yırtmak
Zorlamak
yırtmak
Zorlamak: "Gırtlağımı yırtarcasına haykırırken odaya efendim pürtelaş girdi."- R. H. Karay
yırtmak
Yok etmek, bastırmak
yırtmak
Kâğıt, kumaş gibi bükülüp katlanan şeyleri parçalamak
yırtmak
Vücudu kanatacak kadar derin çizmek
yırtmak
Sağrısını mahmuzla yaralayarak binek hayvanını alıştırmak