yıllanmak

listen to the pronunciation of yıllanmak
Turkish - English
to remain in (a place) for a long time; to remain in (a place) for years on end
to age
to become a year old
(for something) to age, grow old
yıl
year

Visitors to that town increase in number year by year. - Kasabayı ziyaret edenler yıldan yıla artıyor.

We went to London last year. - Geçen yıl Londra'ya gittik.

yıl
(Bilgisayar) years

India was governed by Great Britain for many years. - Hindistan uzun yıllardır Birleşik Krallık tarafından yönetildi.

He has been in Japan for three years. - O üç yıldır Japonya'da.

yıl
(Bilgisayar) yrs
yıl
(Bilgisayar) yr
yıl
twelvemonth
yıllanma
aging
yıl
year sene
yıl
sun

Tom and Mary woke up early to see the first sunrise of the year. - Tom ve Mary yılın ilk güneşinin doğuşunu görmek için erken uyandı.

This year New Year's Day falls on Sunday. - Bu yıl, Yeni Yıl Pazar gününe denk geliyor.

yıl
period of 365 days
yıl
period of 12 months
Turkish - Turkish
Üzerinden bir veya daha çok yıl geçmek
Bir yılını doldurmak
Uzun bir süre geçmek
yıl
Miladi takvime göre ocak ayının birinde başlayıp aralık ayının otuz birinde sona eren on iki aylık dönem, sene: "Yıl 1919 / Mayısın on dokuzu / Ufukta duran gemi gitgide yaklaşıyor."- C. S. Erozan
Yıl
sene

Senede dört mevsim vardır: Bahar, yaz, güz ve kış. - Bir yılda dört mevsim vardır: İlkbahar, yaz, sonbahar ve kış.

Gelecek sene Çince öğrenmek istiyorum. - Gelecek yıl Çince öğrenmek istiyorum.

yıl
Bir gezegenin güneş çevresindeki dolanım suresine o gezegenin adı ile kullanılarak yıl denir
yıl
Yer yuvarlağının, güneş çevresinde tam bir dolanım yapması için geçen 365 gün, 5 saat ve 49 dakikalık zaman
yıl
Başlangıç tarihi belli olmayan on iki aylık süre: "Kırkı atlayalı birkaç yıl oldu."- H. E. Adıvar
yıl
Başlangıç tarihi belli olmayan on iki aylık süre
yıl
Ocak ayının birinde başlayıp aralık ayının otuz birinde sona eren on iki aylık dönem, sene
yıllanma
Yıllanmak işi
yıllanmak
Favorites