yıldızlı

listen to the pronunciation of yıldızlı
Turkish - English
starlit
stelliferous
starred
ornamented with stars, starred: iki yıldızlı bir general a two-star general
starry, starlit
astral
starry

María looked at the starry sky, with a quarter moon that illuminated that autumn night. - María, sonbahar gecesini aydınlatan çeyrek ayı bulunan, yıldızlı gökyüzüne baktı.

Make a wish on a starry night. - Yıldızlı gecede bir dilek tut.

yıldız
star

That small star is the brightest. - En parlak olanı şu küçük yıldızdır.

Many nights did he spend, looking up at the stars. - O birçok geceyi yıldızlara bakarak geçirdi.

yıldızlı mersin
(Hayvan Bilim, Zooloji) acipenser stellatus
yıldızlı vatoz
(Denizbilim) starry ray
yıldızlı bir şekilde
astrally
yıldız
etoile
yıldız
sidero-
yıldız
(Askeri) north

Look, it's the North Star. - Bak, o, Kuzey Yıldızı.

The North Star is very easy to find. - Kuzey yıldızını bulmak çok kolaydır.

yıldız
(Bilgisayar) asterisk

They don't know how to use an asterisk. - Onlar bir yıldız işaretinin nasıl kullanılacağını bilmiyorlar.

The footnotes are marked with an asterisk. - Dipnotlar yıldız işareti ile işaretlenmiştir.

yıldız
(Botanik, Bitkibilim) dahlia
yıldız
(Botanik, Bitkibilim) dahlia variabilis
yıldız
(Botanik, Bitkibilim) aster

What's the difference between asteroids and comets? - Astreoidler ve kuyruklu yıldızlar arasındaki fark nedir?

The footnotes are marked with an asterisk. - Dipnotlar yıldız işareti ile işaretlenmiştir.

yıldız
ace
5 yıldızlı otel
five-star hotel
5 yıldızlı otel
5-star hotel
yıldız
celestial body

Tom doesn't know what a star is and what a celestial body is. - Tom, bir yıldızın ne olduğunu ve bir gök cisminin ne olduğunu bilmiyor.

yıldız
aster, celestial body
dört yıldızlı
four star
yıldız
(Denizcilik) north wind
yıldız
(Denizcilik) north
yıldız
astral
yıldız
(one's) star, (one's) fortune
yıldız
sidereal
yıldız
planetary
yıldız
star performer, star
yıldız
star; asterisk; ace; astral, sidereal, stellar
yıldız
asterisk, star (reference mark)
yıldız
sidero
Turkish - Turkish
Üzerinde yıldız bulunan: "Bayrağı, şekli kanunda belirtilen beyaz ay yıldızlı bayraktır."- Anayasa
Bulutsuz, duru, açık: "Bir yaz gecesi, bir cumartesi akşamı, bir sayfiye yeri, ılık mi ılık, yıldızlı mi yıldızlı, durgun mu durgun."- S. F. Abasıyanık
Bulutsuz, duru, açık
Üzerinde yıldız bulunan
YILDIZLI
Bulutsuz, duru, açık: "Bir yaz gecesi, bir cumartesi akşamı, bir sayfiye yeri, ılık mı ılık, yıldızlı mı yıldızlı, durgun mu durgun."- S. F. Abasıyanık
YILDIZLI
Üzerinde yıldız bulunan: "Bayrağı, şekli kanunda belirtilen beyaz ay yıldızlı bayraktır."- Anayasa
Yıldız
(Osmanlı Dönemi) KEVKEB
Yıldız
sitare
Yıldız
(Osmanlı Dönemi) AHTER
Yıldız
kevkep
Yıldız
(Osmanlı Dönemi) CİRM
Yıldız
(Osmanlı Dönemi) BÜRC
Yıldız
KUZEY
yıldız
Bir toplulukta, bir meslekte, üstün başarı gösteren kimse
yıldız
Gökyüzünde görülen ışıklı gök cisimlerinden her biri
yıldız
Bir toplulukta, bir meslekte, üstün başarı gösteren kimse: "Cebirde, geometride, fizikte sınıfımızın yıldızı idim."- Y. Z. Ortaç
yıldız
Karagöz, Matiz ve Külhanbeyi tiplerince mum ya da ışık anlamında kullanılan sözcük
yıldız
Yıldız biçiminde olan
yıldız
Sinema ve müzikhol sanatçısı, star
yıldız
Sinema ve müzikhol sanatçısı, star: "Bir keresinde de bir yerli opera yıldızımız gelmişti."- H. Taner
yıldız
Güneş ve ay dışında gökyüzünde görülen ışıklı gök cisimlerinden her biri: "Baktık geceden fecre kadar ellerde / Yıldızlara yükselen kadehler gördük."- Y. K. Beyatlı
yıldız
Bir noktadan çevreye doğru çekilmiş birçok kısa çizgiden veya üçgenden oluşan şekil
yıldız
Baht, şans, talih
yıldız
Kuzey yönü
yıldız
Kuzeyden esen rüzgar