yıkma

listen to the pronunciation of yıkma
Turkish - English
destruction
destruction, demolition
ruination
(İnşaat) demolishing
ruins
(Otomotiv) collapse
fall
ruining
tear

This house needs so many repairs, it would be easier to tear it down and build a new one. - Bu evin çok fazla onarıma ihtiyacı var, onu yıkmak ve yenisini yapmak daha kolay olacaktır.

Nobody is going to tear down this house. - Kimse bu evi yıkmayacak.

{i} overthrow
demolition
subversion
downthrow
yıkmak
demolish

It took three weeks to demolish the old house. - Eski evi yıkmak üç hafta sürdü.

yıkma kepçesi
demolition bucket
yıkmak
tear down
yıkmak
ravage
yıkmak
{f} level
yıkmak
{f} subvert
yıkmak
destroy

Destroying things is much easier than making them. - Bir şeyi yıkmak, yapmaktan çok daha kolaydır.

yık
{f} ruin

Those people ruin their government, but they don't know how to build it again. - O insanlar hükümetlerini yıktılar ama onu tekrar nasıl inşa edeceklerini bilmiyorlar.

The war brought ruin to the country. - Savaş ülkeye yıkım getirdi.

yıkmak
extinguish
yıkmak
blow down
yıkmak
{f} shatter
yıkmak
tear

This house needs so many repairs, it would be easier to tear it down and build a new one. - Bu evin çok fazla onarıma ihtiyacı var, onu yıkmak ve yenisini yapmak daha kolay olacaktır.

yıkmak
devastate
yıkmak
low
yıkmak
knock down
yıkmak
pull something down
yıkmak
knock something down
yıkmak
{f} ruin
yıkmak
commission
yıkmak
put out of commission
yıkmak
wreck
yıkmak
bring down
yıkmak
down

We must work hard to break down social barriers. - Bizim sosyal engelleri yıkmak için çok çalışmamız gerekmektedir.

This house needs so many repairs, it would be easier to tear it down and build a new one. - Bu evin çok fazla onarıma ihtiyacı var, onu yıkmak ve yenisini yapmak daha kolay olacaktır.

yıkmak
(deyim) bust up
yıkmak
topple
yık
subvert
yık
knock down

They're going to knock down that monument. - Onlar o anıtı yıkacaklar.

yık
{f} overthrown
yık
demolish

Since the mid-20th century, the number of hutongs in Beijing has dropped dramatically as they are demolished to make way for new roads and buildings. - 20. yüzyılın ortalarından beri Pekin'de su kuyusu sayısı önemli ölçüde düşmüş ve yeni yol ve binalar için bir yol yapmak için yıkılmışlardır.

The shopping center will be demolished. - Alıveriş merkezi yıkılacak.

yık
{f} ruining
yık
{f} ruined

Tom ruined his favorite shirt by washing it in water that was too hot. - Tom onu çok sıcak olan suda yıkayarak en sevdiği gömleğini mahvetti.

yık
overthrew
yık
{f} overthrow
yık
vandalize

Tom found his house vandalized. - Tom evini yakılmış yıkılmış buldu.

yık
{f} ruins
yıkmak
floor
yıkmak
break

We must work hard to break down social barriers. - Bizim sosyal engelleri yıkmak için çok çalışmamız gerekmektedir.

yıkmak
undermine
yıkmak
cut up
yıkmak
unbuild
yıkmak
break down

We must work hard to break down social barriers. - Bizim sosyal engelleri yıkmak için çok çalışmamız gerekmektedir.

yıkmak
defeat
yıkmak
pull down
yıkmak
shipwreck
yıkmak
explode
yıkmak
build down
duvar yıkma çukuru
sap
kale duvarını yıkma aleti
petard
kale duvarını yıkma aleti
(savaş) petard
sanat eserlerini yıkma
vandalism
yakıp yıkma
devastation
yık
unbuilt
yık
unbuild
yık
demolished

A few old buildings need to be demolished. - Birkaç eski binanın yıkılması gerekiyor.

Since the mid-20th century, the number of hutongs in Beijing has dropped dramatically as they are demolished to make way for new roads and buildings. - 20. yüzyılın ortalarından beri Pekin'de su kuyusu sayısı önemli ölçüde düşmüş ve yeni yol ve binalar için bir yol yapmak için yıkılmışlardır.

yıkmak
(Hukuk) dismantle
yıkmak
confound
yıkmak
knock over
yıkmak
batter down
yıkmak
split
yıkmak
blast
yıkmak
to unload, remove (a burden, cargo)
yıkmak
slang to *screw, have sex with
yıkmak
to tilt (something) to (one side)
yıkmak
do for
yıkmak
dash
yıkmak
pull dawn
yıkmak
puncture
yıkmak
housebreak
yıkmak
drag down
yıkmak
slang to win; to clean (someone) out (in gambling)
yıkmak
to demolish, wreck; to pull (something) down; to destroy; to ruin
yıkmak
to demolish, to wreck, to level; to destroy, to ruin; to break sth down; to pull sth down, to knock sth down; to put (the blame) on (sb); to overthrow; to floor
yıkmak
to put (the blame for something) on
yıkmak
overthrow
yıkmak
to fell (someone, something); to send (someone) sprawling, lay (someone) flat; to topple (something)
yıkmak
tumble
yıkmak
fling
yıkmak
take down
yıkmak
trash
Turkish - Turkish
Yıkmak işi
Yıkmak
(Osmanlı Dönemi) DA'SERE
Yıkmak
(Osmanlı Dönemi) DA'ŞERE
yıkmak
Yüklemek
yıkmak
Bir yana eğmek
yıkmak
Kurulu bir şeyi parçalayarak dağıtmak; bozmak, tahrip etmek
yıkmak
Kurulu bir şeyi parçalayarak dağıtmak, bozmak, tahrip etmek: "Yangın yarım saatin içinde her yeri sardı, uğruna gelen ne varsa yaktı, yıktı."- M. Ş. Esendal. İnsan, hayvan veya ağaç devirmek
yıkmak
İndirmek
yıkmak
Yük indirmek
yıkmak
Yıkımına yol açmak, mahvına sebep olmak
yıkmak
Birine yüklemek
yıkmak
Devirmek