yıkılma

listen to the pronunciation of yıkılma
Turkish - English
decay
fall

I'm old enough to remember the fall of the Berlin wall, said Hans. - Hans Berlin duvarının yıkılmasını hatırlayacak kadar yaşlıyım dedi.

collapse

The old bridge is in danger of collapse. - Eski köprü yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya.

collapse, downfall
subversion
shipwreck
crack-up
downfall
wreck
destruction
demolish

A few old buildings need to be demolished. - Birkaç eski binanın yıkılması gerekiyor.

crash
(İnşaat) demolishing
{i} tumbling
ruin
falling-in
degradation
demolition
downthrow
yıkılmak
collapse
yıkılmak
break down
yıkılmak
go
yık
{f} ruin

The war brought ruin to the country. - Savaş ülkeye yıkım getirdi.

Those people ruin their government, but they don't know how to build it again. - O insanlar hükümetlerini yıktılar ama onu tekrar nasıl inşa edeceklerini bilmiyorlar.

yıkılmak
demolished
yıkılmak
wrack
yıkılmak
drop
yıkılmak
fail
yıkılmak
ruined
yıkılmak
clear out
yıkılmak
topple down
yıkılmak
(Dilbilim) go down
yıkılmak
wrecked
yıkılmak
(deyim) crumple up
yıkılmak
topple over
yıkılmak
destroyed
yık
subvert
yık
knock down

They're going to knock down that monument. - Onlar o anıtı yıkacaklar.

yık
{f} overthrown
yık
demolish

The shopping center will be demolished. - Alıveriş merkezi yıkılacak.

This building will be demolished next month. - Bu bina önümüzdeki ay yıkılacak.

yık
{f} ruining
yık
{f} ruined

Tom ruined his favorite shirt by washing it in water that was too hot. - Tom onu çok sıcak olan suda yıkayarak en sevdiği gömleğini mahvetti.

yık
overthrew
yık
{f} overthrow
yık
vandalize

Tom found his house vandalized. - Tom evini yakılmış yıkılmış buldu.

yık
{f} ruins
yıkılmak
fall
yıkılmak
cave in
yıkılmak
flake out
yıkılmak
cave
bakımsızlıktan yıkılma
dilapidation
tamamen yıkılma
ruination
yık
unbuilt
yık
unbuild
yık
demolished

All the buildings on this block will be demolished. - Bu bloktaki tüm binalar yıkılacak.

A few old buildings need to be demolished. - Birkaç eski binanın yıkılması gerekiyor.

yıkılmak
fall to pieces
yıkılmak
founder
yıkılmak
crumble
yıkılmak
to be felled; to be sent sprawling, be laid flat; to be toppled
yıkılmak
drop down
yıkılmak
(for a burden, cargo) to be unloaded, be removed
yıkılmak
tumble
yıkılmak
to be demolished, to be wrecked; to be destroyed; to be ruined; to fall down; to collapse, to come down, to give way; to crumble; to clear out
yıkılmak
fall down
yıkılmak
tumble-down
yıkılmak
to collapse; to fall into ruin
yıkılmak
go to ruin
yıkılmak
wither away
yıkılmak
to be demolished, be wrecked; to be pulled down; to be destroyed; to be ruined
yıkılmak
to collapse in a heap, fall to the ground
yıkılmak
shipwreck
yıkılmak
to lose one's health and morale; (for someone) to be broken/ruined (by a disaster)
yıkılmak
fall over
yıkılmak
come down
yıkılmak
crack-up
yıkılmak
(for someone one dislikes) to leave, get out, clear out. yıkıla yıkıla reeling/swaying wildly (as if about to fall)
yıkılmak
to be tilted to (one side)
yıkılmak
go to pieces
yıkılmak
(for the blame) to be put on
yıkılmak
collaps
yıkılmak
crack up
yıkılmak
tumble down
yıkılmak
sink
ısıl yıkılma
(İnşaat) breakdown thermal
Turkish - Turkish
Yıkılmak işi
çöküş
(Osmanlı Dönemi) İNKIDAD
YIKILMA
Yıkılmak işi: "... birçokları yıkılmış, yıkılmaya yüz tutmuş, birçok büyük yalıların da ancak harabeleri ve hatıraları kalmış..."- A. Ş. Hisar
Yıkılmak
(Osmanlı Dönemi) TAKAVVUZ
Yıkılmak
(Osmanlı Dönemi) TEHADÜM
Yıkılmak
inmek
yıkılmak
Çekilip gitmek, defolmak
yıkılmak
Devrilmek, yığılmak: "... yüzükoyun yıkılıp kalmış bir kadın, kaçışan hizmetçiler..."- Y. K. Karaosmanoğlu. İstenmeyen biri çekilip gitmek, defolmak
yıkılmak
Yıkma işi yapılmak veya yıkma işine konu olmak
yıkılmak
Herhangi bir sebeple çökmek, göçmek
yıkılmak
Yüklenmek
yıkılmak
Yok olmak, mahvolmak
yıkılmak
Yıkmak işi yapılmak veya yıkmak işine konu olmak
yıkılmak
Devrilmek, yığılmak
yıkılmak
Yüklenmek: "Bütün işler onun üstüne yıkılmıştı."- R. N. Güntekin