yürekten

listen to the pronunciation of yürekten
Turkish - English
very sincerely from the heart, from the bottom of one's heart
hearty

She gave her guests a hearty reception. - O konuklarını yürekten ağırladı.

deep

They admire her deeply. - Onlar ona yürekten hayrandır.

Tom has a deep affection for Mary. - Tom Mary'yi yürekten seviyor.

heartfelt

Please accept our heartfelt apologies. - Lütfen yürekten özürlerimizi kabul edin.

deep felt
sincere, hearty, cordial, heartfelt; sincerely, cordially
from one's heart
(deyim) from the bottom of one's heart
devout
sincere

I owe you a sincere apology. - Sana yürekten bir özür borçluyum.

kind
sincerely
cordially
devoutly
inly
cordial
from the heart
yürekten olmayan
hollow hearted
Turkish - Turkish
Temiz duygularla, saygı ile, içten, içtenlikle: "İlk zamanlarda olduğu gibi şöyle içten ve yürekten konuştukları bir anları olmuyordu."- Y. K. Karaosmanoğlu
Temiz duygularla, saygı ile, içten, içtenlikle (yapılan)
yürekten
Favorites