yürüyenler

listen to the pronunciation of yürüyenler
Turkish - English

Definition of yürüyenler in Turkish English dictionary

yürüyen
walking

There is a little boy walking with his dog. - Köpeği ile yürüyen küçük bir çocuk var.

The girl walking with Ken is May. - Ken ile yürüyen kız May'dir.

yürü
{f} walk

We've walked all around the lake. - Biz gölün etrafında yürüdük.

She was so tired that she couldn't walk. - Ayrıca o çok yoruldu, yürüyemiyor.

yürü
{f} walking

He is used to walking long distances. - O uzun mesafe yürümeye alışkın.

Walking is good exercise. - Yürümek iyi egzersizdir.

yürü
{f} tread

In order to swim, you have to learn to tread water first. - Yüzme öğrenmek için öncelikle suda yürümeyi öğrenmelisin.

yürü
trod
yürü
trodden
yürü
walk out

Do not walk outside this area. - Bu alanın dışında yürümeyin.

yürüyen
marcher
yürü
amble
yürü
saunter
yürüyen
person who is going on foot; walker
yürüyen
(someone) who is walking; (an animal) that is walking
Turkish - Turkish
(Osmanlı Dönemi) DEVABB
Yürüyen
maşi
yürüyenler
Favorites