yürütücüsü

listen to the pronunciation of yürütücüsü
Turkish - English
executer
{i} one who puts into effect, one who carries out, one who executes
One who performs or carries into effect
yürü
{f} walk

I'm too tired to walk. - Yürüyemeyecek kadar çok yorgunum.

She likes to walk alone. - O tek başına yürümeyi sever.

yürü
{f} walking

She likes walking alone. - O yalnız yürümeyi sever.

Walking is good exercise. - Yürümek iyi egzersizdir.

ortam yürütücüsü
(Bilgisayar) media player
proje yürütücüsü
(Politika, Siyaset) project coordinator
yürü
{f} tread

In order to swim, you have to learn to tread water first. - Yüzme öğrenmek için öncelikle suda yürümeyi öğrenmelisin.

yürü
trod
yürü
trodden
yürü
walk out

Do not walk outside this area. - Bu alanın dışında yürümeyin.

yürü
amble
yürü
saunter
yürütücüsü
Favorites