They will be back in force.
- Onlar geri yürürlükte olacak.
The Julian calendar was in force in Russia.
- Jülyen takvimi Rusya'da yürürlükteydi.
The law is still in effect.
- Yasa hâlâ yürürlüktedir.
I cannot travel to Boston as long as the visa ban is in effect.
- Vize yasağı yürürlükte olduğu sürece Boston'a gidemem.
The law is no longer in force.
- Yasa artık yürürlükte değil.
Is that law still in force?
- Bu yasa hâlâ yürürlükte mi?
I cannot travel to Boston as long as the visa ban is in effect.
- Vize yasağı yürürlükte olduğu sürece Boston'a gidemem.
The law is still in effect.
- Yasa hâlâ yürürlüktedir.