This policy resulted in a great rise in prices.
- Bu politika, fiyatlarda büyük bir yükselişe neden oldu.
Vandalism is on the rise.
- Vandalizm yükselişte.
In September, 1929, stock prices stopped rising.
- Eylül 1929 da, hisse senedi fiyatları yükselişini durdurdu.
Nowadays, the majority of European countries is ruled by social democrats, but there is a noticeable increase of right-wing extremism.
- Günümüzde Avrupa ülkelerinin çoğunluğu sosyal demokratlar tarafından yönetilir ama aşırı sağda gözle görülür bir yükseliş var.
We were surprised by a sudden increase in imports.
- İthalatın ani yükselişine şaşırdık.
Today, the temperature rose as high as 30 degrees Celsius.
- Bugün ısı 30 santigrat dereceye kadar yükseldi.
The tower rose up against the blue sky.
- Kule mavi gökyüzüne doğru yükseldi.
The balloon went up in the sky.
- Balon gökyüzüne doğru yükseliyor.
The rocket went up smoothly.
- Roket sorunsuzca yükseldi.
The cost of living has risen.
- Yaşamanın maliyeti yükseldi.
Prices are still on the rise.
- Fiyatlar hâlâ yükseliştedir.
The tree was so tall that it towered over the garden wall.
- Ağaç o kadar yüksekti ki bahçe duvarının üzerinde yükseldi.
The average temperature has gone up.
- Ortalama sıcaklık yükseldi.
My grades at school have gone up.
- Okulda notlarım yükseldi.
Dear Brothers and Sisters, Jesus Christ is risen! Love has triumphed over hatred, life has conquered death, light has dispelled the darkness!
- Sevgili kardeşlerim, Hazreti İsa yükseldi! Sevgi nefret üzerinde zafer kazandı, hayat ölümü ele geçirdi, ışık karanlığı dağıttı.
The river's water level has risen.
- Nehrin su seviyesi yükseldi.
The Recruit scandal is a corruption scandal concerning public officials and politicians who accepted as bribes undisclosed shares from the RecruitCoscom company. The shares had been rising steadily.
- Acemi asker skandalı kamu görevlilerini ve rüşvet olarak RecruitCoscom'dan gizli payları alan politikacıları ilgilendiren bir rüşvet skandalıdır. Hisseler sürekli yükseliyordu.
The sun is rising now.
- Güneş şimdi yükseliyor.
The tower rose up against the blue sky.
- Kule mavi gökyüzüne doğru yükseldi.
The tree was so tall that it towered over the garden wall.
- Ağaç o kadar yüksekti ki bahçe duvarının üzerinde yükseldi.
As global warming increases, sea levels get higher and higher.
- Küresel ısınma artarken deniz seviyesi gittikçe yükseliyor.
Prices are about to go up again.
- Fiyatlar tekrar yükselmek üzere.
There's no guarantee that the stock will go up.
- Hisse senedinin yükseleceğinin bir garantisi yok.