yüce

listen to the pronunciation of yüce
Turkish - English
supreme

I give you my supreme word of honor. - Sana yüce şeref sözümü veriyorum.

Yuri Andropov was elected Chairman of the Presidium of the Supreme Soviet on June 16, 1983. - Yuri Andropov 16 Haziran 1983 te Yüce Rusya'nın Başbakanlık Heyetinin başkanı seçilmişti.

exalted
lofty
sublime

His martial arts prowess has already reached a level of sublime perfection. - Onun dövüş sanatları kahramanlığı zaten yüce mükemmellik seviyesine ulaştı.

Eugenie was sublime, she was a woman. - Eugenie yüceydi, o bir kadındı.

sovereign
serene
great hearted
almighty

May Almighty God make you very happy. - Yüce Allah sizi çok mutlu eder.

They worship the almighty dollar. - Onlar yüce dolara tapıyor.

eminent
honourable [Brit.]
stately
elevated
towering
high
paramount
noble

I am certain that you have noble thoughts. - Yüce düşüncelerin olduğundan eminim.

magnanimous
big
honorable
spheric
soaring
high, exalted, sublime, grand, lofty, noble, august, supreme
sacrosanct
glorious
ethel
gracious
lordly
August
grand
transcendent
empyreal
imperial
the supreme
{s} honourable
yüce gönüllü
ethel
yüce gönüllü
noble
yüce gönüllü
benevolent
yüce mahkeme
high courtsupreme court
yüce Divan
a court of law which only hears cases brought against high government officials
yüce amaç
apotheosis
yüce divan
supreme court
yüce gönüllü
generous
yüce gönüllü
big-hearted
yüce gönüllü
high-minded
yüce gönüllü
magnanimous, high-minded
yüce gönüllü olmayan
ungenerous
yüce gönüllükle
big
yüce gönüllülük
magnanimity
yüce kalp
big heart
yüce tanrı
the Supreme
yüce tanrı
the most high
yüce önder
supremo
en yüce meleklerden biri
(hrist.) seraph
mutluluğu en yüce amaç sayan sistem
eudemonism
Turkish - Turkish
Yüksek, büyük, ulu
Yüksek, büyük, ulu: "Yüce duygular, derin düşünceler ona göre değildir."- S. Taşer
ulvi
(Osmanlı Dönemi) SİNAD
uca
(Hukuk) AİL
(Osmanlı Dönemi) RE'FET
yüce
Favorites