Definition of yön in Turkish English dictionary
- aspect
He stressed the convenient aspects of city life.
- Şehir hayatının elverişli yönlerini vurguladı.
Creativity is an important aspect for the development of human.
- Yaratıcılık insan gelişimi için önemli bir yöndür.
- way
Japan and China differ from each other in many ways.
- Japonya ve Çin, pek çok yönden birbirinden farklıdır.
Modern cars differ from the early ones in many ways.
- Modern arabalar birçok yönden eski olanlardan farklıdır.
- direction
I have no sense of direction so I always travel with a compass.
- Benim bir yön duyum yok bu yüzden her zaman bir pusula ile seyahat ederim.
We thought we would write out the directions, in case you got lost.
- Kaybolma ihtimalimize karşın, yönleri yazmayı düşündüm.
- course
Of course you can trust me. Have I ever given you a bum steer before?
- Elbette bana güvenebilirsin. Ben hiç daha önce seni yanlış yönlendirdim mi?
The flood diverted the course of the river.
- Sel nehrin yönünü değiştirdi.
- direction; side; aspect; way, respect, regard
- bearing
I lost my bearings when I came out of the subway.
- Metrodan çıktığımda yönümü kaybettim.
- quarter
- weather
We were rerouted because of weather.
- Havadan dolayı yönümüzü değiştirdik.
- party
A farewell party was held for the executive who was retiring.
- Emekli olan bir yönetici için bir veda partisi düzenlendi.
He had led the Republican Party with great success.
- O, Cumhuriyetçi Parti'yi büyük bir başarı ile yönetti.
- streak
- rubric
- direction; quarter: O yöne doğru gitti. He went in that direction
- in terms of
- side, aspect; angle: Bu sorunun birkaç yönü var. There are several sides to this matter. Probleme o yönden bakmadım. I haven't looked at the problem from that angle
- regard
- facet
- directional
- trend
There's a trend these days towards small families.
- Bu günlerde küçük ailelere doğru bir yönelim var.
- point of view line of thought, line: politik yönü belli olmayan biri someone whose political views are not readily apparent
- complexion
- sense
He has no sense of direction.
- Onun yön duygusu yoktur.
I have no sense of direction so I always travel with a compass.
- Benim bir yön duyum yok bu yüzden her zaman bir pusula ile seyahat ederim.
- channel
- (Hukuk) aspect, trend
- bearings
I lost my bearings when I came out of the subway.
- Metrodan çıktığımda yönümü kaybettim.
- path
- orientation
I'd love to be able to change my sexual orientation.
- Cinsel yönelimimi değiştirebilmek isterim.
This room's orientation is great.
- Bu odanın yönü harika.
- side
Always look on the bright side of life.
- Hayata her zaman olumlu yönden bak.
Today I'm going to show you another side of me.
- Bugün size başka bir yönümü göstereceğim.
- respect
England resembles Japan in many respects.
- İngiltere birçok yönden Japonya'ya benzer.
Japanese differ from American in many respects.
- Japonlar Amerikalılardan birçok yönden farklıdır.
- yön değiştirmek
- shift
- yön vermek
- to give (someone) some guidance; to give a direction to, direction (an effort/undertaking)
- yön değiştirmek
- change direction
- yön vermek
- to direct
- yön belirleme
- rotation
- yön değişimi
- (Biyokimya) mutarotation
- yön değiştirme
- swing
- yön değiştirmek
- avert
- yön değiştirmek
- (deyim) change course
- yön değiştirmek
- go about
- yön değiştirmek
- cut
- yön değiştirmesi
- (Bilgisayar,Teknik) polarity reversal
- yön göstergesi
- (Askeri) heading indicator
- yön saptırıcı
- (Bilgisayar) deflector
- yön seçiciliği
- directivity
- yön tuşu
- (Bilgisayar) arrow key
- yön vererek
- collimating
- yön verme
- guide
- yön vermek
- direct
- yön tarifi
- directions
- yön almak
- take route
- yön almak
- take a path
- yön almak
- take course
- yön almak
- take direction
- yön alıcısı
- directional beacon
- yön bağımlı ışıyıcı
- anisotropic radiator
- yön belirleme
- orientation
- yön belirleme cihazı
- homing device
- yön belirleme uçuşu
- (Arılık) orientation flight
- yön belirterek
- (Dilbilim) ablatively
- yön belirtme
- (Dilbilim) ablatival
- yön bulma
- direction finding
- yön bulma işareti
- landmark
- yön bulma; dağılma faktörü; İşlem Formu
- (Askeri) direction finding; dispersion factor; disposition form
- yön bulmak
- find direction
- yön bulucu
- direction finder
- yön bulucu aygıt
- directional radio
- yön denetim valfi
- direction control valve
- yön değiştirme
- veer
- yön değiştirme
- chops and changes
- yön değiştirmek
- veer round
- yön değiştirmek
- haul off
- yön değiştirmek
- come over
- yön değiştirmek
- chop round
- yön değiştirmek
- put about
- yön değiştirmek
- veer
- yön değiştirmek
- chop about
- yön değiştirmek
- haul up
- yön değiştirmek
- haul
- yön duygusu
- bump of locality
- yön duygusu
- sense of direction
- yön duyusu
- sense of direction
- yön edatları
- (Dilbilim) prepositions of direction
- yön farı
- (Askeri) radio range
- yön göster
- (Bilgisayar) view direction
- yön gösterge lambası
- (Otomotiv) direction indicator lamp
- yön gösterge rölesi
- (Otomotiv) direction indicator relay
- yön gösterge sivici
- (Otomotiv) direction indicator switch
- yön göstergeleri
- directional signs
- yön göstergesi
- direction indicator
- yön gösterici
- direction indicator
- yön gösterici tabela
- direction sign
- yön göstermek
- give someone a direction
- yön göstermek
- sign post
- yön göstermek
- nudge somebody in direction
- yön göstermek
- point somebody in direction
- yön ile ilgili
- directional
- yön işareti
- finger post
- yön kazığı
- directing staff
- yön kestirme yeteneği
- sense of direction
- yön levhası
- destination board
- yön levhası
- direction sign
- yön oku
- direction arrow
- yön polarizasyonu
- (Askeri) straight polarity
- yön rehberi
- (Askeri) azimuth guidance
- yön saptaması
- (Havacılık) course determination
- yön seçici
- direction selector
- yön seçme özelliği
- (Askeri) heading select feature
- yön sinyali alan
- directional
- yön sinyali alıcısı
- direction finder
- yön tabelası
- (Bilgisayar) signpost
- yön tabelası
- sign post
- yön tayini
- bearings
- yön valfi
- direction valve
- yön verici
- collimator
- yön verici anten
- frame serial
- yön vericisi
- directional transmitter
- yön verme
- (Hukuk) guidance
- yön verme aracı
- sighting device
- yön şalteri
- direction switch
- yön vermek
- determine
- tek yön
- one way
What is written on the road sign? - ONE WAY.
- Yol işaretinde ne yazılı? - TEK YÖN.
What is written on the road sign? - ONE WAY.
- Trafik işaretinde ne yazılı? - TEK YÖN.
- (yön) saptırma
- deflection
- dönü yön değişimi
- (Denizbilim) mutarotation
- dört ana yön
- (Askeri) cardinal points
- güneşin battığı yön
- west
- radyo yön bulucu
- (Askeri) radio direction finder
- saptırıcı yön
- deflector
- telsizle yön bulma
- (Bilgisayar,Askeri) radio direction finder
- yönler
- courses
- yön değiştir
- change direction
- yön vermek
- give direction
- Girilmez tek yön
- Do not enter one way
- alt yön tepsi
- (Bilgisayar) face-down tray
- ana yön
- the cardinal point
- ana yön
- (Askeri) principal direction
- ana yön
- main path
- ana yön etkisi
- (Askeri) cardinal point effect
- ana yön rüzgarları
- (Denizbilim,Meteoroloji) cardinal winds
- arka üst yön
- (Bilgisayar) rear face-up
- bir tek yön bilet lütfen
- a one-way ticket please
- burası tek yön
- This is a one way street
- doğru yön
- right direction
- durmadan yön değiştiren
- choppy
- durum yön göstergesi
- (Havacılık) attitude director indicator
- elektrikli olarak durdurulan cayro yön bulma cihazı
- (Askeri) electrically suspended gyro navigation
- geceleyin yön tayini
- (Askeri) finding direction by night
- geminin rüzgâra göre yaptığı yön değişikliği
- tack
- ileri yön kavraması
- forward clutch
- ileri-geri yön
- forward-reverse-lever
- ilginç gelen yön
- piquancy
- istenen yön
- (Havacılık) desired course
- itibari yön tayini
- (Askeri) assumed orientation
- kuvvetli yön
- strong point
- negatif yön
- (Matematik) negative direction
- optik yön bulma
- (Havacılık) optical direction finding
- ortak yön
- community
- otomatik yön bulma
- (Askeri) automatic direction finding
- otomatik yön bulucu
- (Askeri,Teknik) automatic direction finder
- otomatik yön ölçümü
- automatic hearing measurement
- otomatik yön ölçümü
- (Bilgisayar) automatic bearing measurement
- parasal yön
- (Ticaret) monetary aspect
- radar yön ve ikaz
- (Askeri) radar homing and warning
- radyo yön bulucuları
- radio direction finders
- reel yön
- (Ticaret) real aspect
- roket yön göstericisi
- misille guidance
- roket yön gösterimi
- missile guidance
- rüzgar yön kırılması
- (Meteoroloji) wind shift
- rüzgar yön planı
- (Askeri) chart direction of wind
- rüzgar yön ölçeri
- windsock
- rüzgarın estiği yön
- windward
- sahne yön
- (Bilgisayar) stage mgr
- sağlam yön
- head grain
- tek yön bilet
- one-way ticket
- tek yön kavraması
- one way clutch
- tek yön sabitlenmiş
- one-way slab
- tek yön trafik [aut.]
- one way traffic
- telsiz yön bulucusu; çevik kuvvet
- (Askeri) radio direction finder; rapid deployment force
- telsiz yön kestirmesi
- (Askeri) radio direction finding
- telsizle otomatik yön bulma
- (Askeri) automatic radio direction finding
- ters yön
- turnabout
- trafiğe yön vermek
- divert the traffic
- yanlış yön
- (deyim) off the beam
- yanlış yön göstermek
- misdirect
- yeniden yön vermek
- reorient
- yer ve yön zarfları
- (Dilbilim) adverbs of place
- yer yön tayini
- (Havacılık) ground direction finding
- yön değiştirmek
- sheer
- yüksek frekans yön-bulma
- (Askeri) high frequency direction-finding
- zayıf yön
- foible
His satirical novel criticized the foibles of human nature.
- Onun hiciv romanı, insan doğasının zayıf yönlerini eleştirdi.
- zayıf yön
- weak point
- zıt yön
- opposite direction
- çift yön modu
- (Bilgisayar) duplexmode