Senin burnunun üstünde krem var.
- You have cream on the top of your nose.
Tepenin üstünde durdu.
- They stood on the top of the hill.
Orada yüksek bir dağın tepesinde kendilerine ait küçük bir kasaba inşa ettiler ve huzur içinde yaşadılar.
- There on the top of a high mountain they built a small town of their own and lived in peace.
Dağın tepesinde bir kale vardı.
- There used to be a castle on the top of the mountain.