wrath, rage, fury

listen to the pronunciation of wrath, rage, fury
English - Turkish
gazap
anger
{f} kızdırmak

Seni kızdırmak istemiyorum. - I don't wish to anger you.

anger
öfke

Onun sesi öfkeden titriyordu. - Her voice was quivering with anger.

O artık öfkesini tutamadı. - He could no longer contain his anger.

anger
hiddet
anger
{i} kızgınlık

Yüzündeki kızgınlık belirgindi. - The anger in her face was unmistakeable.

Kızgınlık, gerekçesinin görülmesini engelledi. - Anger deprived him of his reason.

anger
{f} sinirlendirmek
anger
{i} dargınlık
anger
öfkelendir
anger
{i} hırs
anger
{f} öfkelendirmek
anger
{f} kızdır

Onun eylemleri büyük ölçüde Meksikalı liderleri kızdırdı. - His actions greatly angered Mexican leaders.

Seni kızdırmak istemiyorum. - I don't wish to anger you.

anger
dargınlık darıltmak
anger
(fiil) kızdırmak, öfkelendirmek, sinirlendirmek, darıltmak
anger
{i} kızma

Kızmak için nedenin yok. - You have no cause for anger.

English - English
{i} anger