Bu konu tartışılmaya değer.
- That topic is worth discussing.
Bu kitabın okumaya değer olacağını düşünüyor musun?
- Do you think this book is worth reading?
Sekiz yaşında bir araba neredeyse değersizdir.
- An eight-year-old car is almost worthless.
Onun görüşleri değersizdir.
- His opinions are worthless.
Onun bedelinin ne olduğunu biliyorum.
- I know what that's worth.
Birtakım Avrupa ülkelerinde geçerli para birimi avrodur. Simgesi € şeklindedir. Bir avro yaklaşık iki Türk lirası değerindedir.
- In several European countries, the current currency is the euro. Its symbol is €. One euro is worth about two Turkish lira.
Yeni evrak sistemi 4.000$ değerinde.
- The new document system is worth $4,000.
O kuşkuya layık değildi.
- He wasn't worthy of suspicion.
Bu kitap övgüye layık.
- This book is worthy of praise.
Sağlık altından daha değerlidir.
- Health is worth more than gold.
O, senin ne kadar değerli olduğunla ilgili değil fakat sana sahip oldukları için ne kadar ödeyecekleri ile ilgilidir.
- It's not about how much you're worth, but how much they are going to pay for having you.
Dünyanın en zengin insanlarının toplam net serveti 2016 yılında % 18 artarak 7.67 trilyon dolara yükseldi.
- The total net worth of the world's richest people rose by 18% in 2016 to $7.67 trillion.
Tom'un servet değeri ne kadar?
- How much is Tom's estate worth?
Bu yüzük ne kadar eder?
- How much is this ring worth?
Okunmayı hak eden bir kitap iki kere okunmayı hak eder.
- A book worth reading is worth reading twice.
Müzeyi ziyaret etmek faydalıdır.
- It is worthwhile visiting the museum.
O müzeyi ziyaret etmek faydalıdır.
- It is worthwhile visiting that museum.
Onun görüşü işe yaramaz.
- His opinion is worthless.
Bu bütünüyle işe yaramaz.
- This is totally worthless.
Cleanliness is the virtue most worth having but one.
For, adds our erudite Friend, the Saxon weorthan equivalent to the German werden, means to grow, to become; traces of which old vocable are still found in the North-country dialects, as, ‘What is word of him?’ meaning ‘What is become of him?’ and the like. Nay we in modern English still say, ‘Woe worth the hour.’ {Woe befall the hour}.
I think you’ll find my proposal worth your attention.
This job is hardly worth the effort.
Don't be a worthless slouch! Go get yourself a job.