witness; evidence; proof of some fact

listen to the pronunciation of witness; evidence; proof of some fact
English - Turkish

Definition of witness; evidence; proof of some fact in English Turkish dictionary

testimony
tanıklık

O güçlü bir tanıklık yaptı. - He gave a powerful testimony.

testimony
{i} şahitlik
testimony
{i} şahadet
testimony
kanıt/ifade
testimony
ifade

Tom ifadesini geri aldı. - Tom recanted his testimony.

Leyla'nın çelişkili ifadesi mahkemeyi şaşırttı. - Layla's conflicting testimony confused the court.

testimony
ispat
testimony
{i} kanıt, delil
testimony
{i} ifade verme
testimony
{i} vahiy
testimony
leh veya aleyhte tanıtlama
English - English
testimony