Tom hatalarını isteyerek kabul eder.
- Tom readily admits his mistakes.
Seve seve önerimi kabul etti.
- He readily agreed to my proposal.
Seve seve ricamı dinledi.
- She readily listened to my request.
Silahlara Amerikalılar tarafından kolayca erişilebilir.
- Guns are readily accessible to Americans.
Jack çamı kozalakları, örneğin, büyük bir ısıya maruz kalıncaya kadar tohumlarını bırakmak için kolayca açılmazlar.
- The cones of the jack pine, for example, do not readily open to release their seeds until they have been subjected to great heat.