Yarın sabah mutlaka ofise gel.
- Come to the office tomorrow morning without fail.
Ev ödevini Perşembeye kadar mutlaka teslim etmelisin.
- You must hand in your homework by Thursday without fail.
O elbette kiliseye gelecek.
- He will come to the church without fail.
O elbette beni görmeye gelecek.
- He'll come to see me without fail.
O şüphesiz başarılı olacak.
- He will succeed without fail.
Şurası muhakkak ki, günümüz toplumunda tüketimin insan hayatında önemli bir yere haiz olduğunu ve refah seviyesini ve mutluluğunu yakından alâkadar etmesinin tabii olduğunu söyleyebiliriz.
- Surely, in the present-day society, we might as well consider it natural that consumption plays an important role in the life of man and is closely related to his well-being and happiness.
Sen bunu bana anlatan ilk kişi değilsin, muhakkak son kişide değilsin.
- You're not the first person to tell me that, and surely you're not the last.
Şurası muhakkak ki, günümüz toplumunda tüketimin insan hayatında önemli bir yere haiz olduğunu ve refah seviyesini ve mutluluğunu yakından alâkadar etmesinin tabii olduğunu söyleyebiliriz.
- Surely, in the present-day society, we might as well consider it natural that consumption plays an important role in the life of man and is closely related to his well-being and happiness.
Uykudan sonra Tom eminim daha iyi bir ruh hali içinde olacaktır.
- After sleeping, Tom will surely be in a better mood.
Elbette, onu kastedemezsiniz.
- Surely, you can't mean that.
Elbette, onu yapamazsınız.
- Surely, you can't mean that.
You will report to the police every week without fail.