Tom'la doğrudan temas kurulabilir.
- Tom can be contacted directly.
Fiziksel değişiklikler doğrudan yaşlanmayla ilgilidir.
- Physical changes are directly related to aging.
Çıplak gözle güneşe doğrudan doğruya bakmamalısın.
- You should never look directly at the Sun with the naked eye.
Doğrudan doğruya Tom'la konuşabilir miyiz?
- Can we talk to Tom directly?
Tom'la direkt olarak konuşmadım.
- I didn't speak with Tom directly.
Lütfen patates cipslerini kaseye koy. Onları direkt olarak torbadan yeme.
- Please put the potato chips in the bowl. Don't eat them directly from the bag.
Niçin doğruca sadece Tom'la konuşmuyorsun?
- Why don't you just speak directly to Tom?
Tom doğruca musluktan içiyor.
- Tom is drinking directly from the faucet.