Çocuğu yatağa koyarken sıkıntı çektim.
- I had a hard time putting the kid to bed.
Esperanto: Avrupa veya Asya dili denemesinde Claude Piron, Esperanto ve Çince arasındaki benzerliği gösterdi ve Esperanto'nun yalnızca Avrupa merkezli olduğunu ortaya koydu.
- In his essay Esperanto: European or Asiatic language Claude Piron has shown the similarities between Esperanto and Chinese, thereby putting to rest the notion that Esperanto is purely eurocentric.
Her şeyi bir tekneye koyarak riske atmayın.
- Don't risk putting everything in one boat.
O kili ateşe koyarak sertleştirdi.
- He hardened clay by putting it into a fire.
Arşivlerimizin sistematik bir sınıflandırmasını yerleştirmek büyük bir zaman tasarrufu olabilir.
- Putting in place a systematic classification of our archives could be a great time saver.
Bebeğimi yatağa koyuyorum.
- I am putting my baby into the bed.
Ayağımı yere koyuyorum.
- I'm putting my foot down.