Onlar Almanya'yı sert bir biçimde cezalandıracak bir antlaşma talep ettiler.
- They demanded a treaty that would punish Germany severely.
Belediye başkanını sert bir biçimde eleştirdi.
- He severely criticized the mayor.
O öğretmen tarafından şiddetle azarlandım.
- I got scolded severely by that teacher.
Şiddetle cezalandırılmalıdır.
- She must be severely punished.
Tom ciddi olarak dövülmüştü.
- Tom had been severely beaten.
O zamandan beri onun inancı ciddi olarak sarsıldı.
- Since then, his faith has been severely shaken.
Tom, polis tarafından ağır biçimde dövüldü.
- Tom was severely beaten by the police.
Tom ağır cezalandırılmalı.
- Tom must be severely punished.
Tom ciddi bir şekilde yenildi.
- Tom was beaten severely.
Böyle bir şey hırsızlık olarak kabul edilir ve ciddi bir şekilde cezalandırılmak zorundadır.
- Such a thing is considered theft and it has to be punished severely.