with others of the same kind or species; to agree

listen to the pronunciation of with others of the same kind or species; to agree
English - Turkish

Definition of with others of the same kind or species; to agree in English Turkish dictionary

sort
{f} sınıflandırmak
sort
{i} tür

Hafta sonlarında ne tür şeyler yaparsınız? - What sort of things do you do on weekends?

O tür şeyi ne tip insan yapardı? - What sort of person would do that kind of thing?

sort
{i} çeşit

Tom her çeşit şeyi oldukça iyi yapabilir. - Tom can do all sorts of things quite well.

Ne çeşit bir evin var? - What sort of house do you have?

sort
{i} punto
sort
{f} ayıklamak

Onun kağıtlarını ayıklamak için birkaç gün harcadım. - I spent several days sorting through her papers.

sort
takım
sort
kabil
sort
tasnif etme

Bütün bagajımızı tasnif etmek uzun bir süre aldı. - It took quite a while to sort out all our luggage.

Tom, birkaç şeyi tasnif etmesi gerektiğini söyledi. - Tom said he needed to sort a few things out.

sort
(Bilgisayar) sıralar
sort
türlerine göre ayırmak
sort
{f} tasnif etmek

Bütün bagajımızı tasnif etmek uzun bir süre aldı. - It took quite a while to sort out all our luggage.

sort
sırala(mak)
sort
{f} halletmek
sort
keyifsiz
sort
türleri
sort
{i} çeşit, tür, nevi
sort
{f} çözümlemek
sort
sort sınıfla
sort
{f} sırala

Öğeleri büyükten küçüğe doğru sıralayın. - Sort the items from large to small.

İsimler alfabetik olarak sıralanır. - The names are sorted alphabetically.

English - English
sort
with others of the same kind or species; to agree
Favorites