Özenle hazırladığım konuşmamı yaptım.
- I gave my carefully prepared speech.
Doktor, hangi ilacı vereceğine karar vermeden önce dikkatlice düşünür.
- The doctor thinks carefully before deciding what medicine to give.
Oğlunu övdüğümde çok dikkatlice dinledi.
- She listened very carefully when I praised her son.
Talimatları dikkatle okursanız, yanlış yapmazsınız.
- You can't go wrong if you read the instructions carefully.
Ben onu dikkatle dinlemeye çalıştım.
- I tried to listen to him carefully.
Onu itinayla ambulansa kaldırdılar.
- They lifted him carefully into the ambulance.
He carefully avoided the subject all evening.